haberimeser.tr.gg
  ulusal haberler
 




FONEX'le Yılın Futbol Plus Oscarlar'ı sahiplerini buluyor

Fonex Kozmetik'in sponsorluğunda geleneksel hale gelen ve bu yıl 11.'si düzenlenen Futbol Plus Dergisi  Yılın Futbol Oscarları, 18 Mayıs Salı günü saat 19.30'da Polat Otel Champions Bar'da (Yeşilyurt-İSTANBUL) düzenlenecek törenle sahiplerini buluyor. Her yıl olduğu gibi spor, sanat, siyaset ve basın dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla gerçekleşecek bu gecede 2009-2010 sezonunda zirvede yer alan isimler  ödüllerini alacaklar.  Gecenin  ev sahipliğini Derginin Genel Yayın Yönetmeni Ferdal Uzundurukan yapacak.
 
Törende Ödül Alacakların Tam Listesi şöyle:

Yılın Kalecisi: Volkan Demirel (F.Bahçe)

Yılın Savunma Oyuncusu: İbrahim Toraman (Beşiktaş)

Yılın Orta Saha Oyuncusu: Ozan İpek (Bursa)

Yılın Forveti: Ariza Makakula (Kayseri)

Yılın Genç Yetenekleri: Onur Kıvrak (Trabzon), Emre Çolak (G.Saray)

Yılın Teknik Direktörleri: Ertuğrul Sağlam-Şenol Güneş

Yılın En Centilmen Futbolcusu: Güven Varol (Manisaspor)

Yılın Kulüp Başkanı: Göksel Gümüşdağ (İstanbul Büyükşehir Belediye)

Bank Asya 1. Lig'de Yılın Futbolcusu: Mehmet Batdal (Buca)

Bank Asya 1. Lig'de Yılın Teknik Direktörü: Yücel İldiz (K.Karabük)

Bank Asya 1. Lig'de Yılın Kulüp Başkanı: Feridun Tankut (K.Karabük)

Yılın Çıkış Yapan Teknik Direktörü: Özcan Kızıltan (Buca)

2. Lig'de Yılın Teknik Direktörü: Metin Altınay (Güngören)

Yılın Spor Yazarı: Hakkı  Yalçın (Fotomaç)

Yılın Spor Yorumcusu: Rıdvan Dilmen (NTV Spor)

Yılın Spor Kanalı: Lig TV

Yılın Spor Programı: Stadyum (Erdoğan Arıkan, Ömer Üründül, Hakan Şükür)

Yılın Televizyon Gazetecisi: Fuat Akdağ (NTV Spor)

Yılın Televizyon Habercisi: Serhat Ulueren (Telegol)

Yılın Spor Radyosu: Radyospor

Bank Asya Yayını İçin Özel Ödül: D Spor

Yılın F.Bahçe Yazarı: Selçuk Yula (Fotomaç)

Yılın G.Saray Yazarı: Yalçın Dümer (Fanatik)

Yılın Beşiktaş Yazarı: Adnan Aybaba (Fotomaç)

Yılın Trabzon Yazarı: İskender Günen (Sabah)

Yılın Röportajı: Sanem Altan (Vatan)

Yılın Bank Asya 1. Lig Yazarı: Tarık Çaldıran (Fotomaç)

Yılın Foto Muhabiri: Yusuf Dursun (Fanatik)

Yılın Spora Katkı Yapan Belediye Başkanı: Aziz Yeniay (Küçükçekmece
Belediye Başkanı)


 

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, bütün yurtta saatler, 28 Mart Pazar günü saat 03.00’ten (Cumartesini Pazara bağlayan gece) itibaren bir saat ileri alınacak. Saatler, 31 Ekim 2010 Pazar günü saat 04.00’te geri alınacak.

Elazığ'da dehşete düşünen deprem: 57 kişi öldü

Elazığ'da sabaha karşı 6.0 şiddetinde deprem meyda geldi. Elazığ depremi, ilk belirlemelere göre 41 kişinin ölümüne ve 50'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. Sno belirlemelere göre ölü sayısı 57'e yükseldi

 

Elazığ'da dehşete düşüren deprem: 57 kişi öldü

Elazığ'da sabaha karşı 6.0 şiddetinde deprem meyda geldi. Elazığ depremi, ilk belirlemelere göre 41 kişinin ölümüne ve 50'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. Sno belirlemelere göre ölü sayısı 57'e yükseldi

Elazığ depremi Elazığ'da meydana gelen 6.0 şiddetindeki deprem hem Elazığ hemde çevre illerde korku ve paniğe neden oldu. Sabaha karşı ansızın meydana gelen deprem yine insanları hazırlıksız bir saatte yakaladı.

Deprem'in merkez üssü olarak Elazığ'ın Karakoçan belirlendi ve yaşanan bu büyük depremden sonra 27 tane artçı sarsıntı meydana geldi.

Elazığ depremi, Elazığ kent merkezi ve ilçelerinin yanı sıra özellikle Tunceli, Malatya, Bingöl, Erzurum Ve Diyarbakır'da da korkuya neden oldu ve oralarda da hissedildi.

SON RAKAMLARA GÖRE ÖLÜ SAYISI 57

Elazığ'daki korkunç depremin bilançosu daha ağırlaşmaya başlıyor. Artçı depremler ile devamlı sallanan bölgeden alınan bilgilere göre ölü sayısı 57'e yükseldi...Ölü sayısının 57 olduğu Başbakan Yardımcısı Cemil çiçek tarafından da açıklandı...

ÖLÜ SAYISI 51'E YÜKSELDİ

Elazığ depreminde ölü sayısı artmaya devam ediyor. Korkunç depremde ölü sayısı 51'e yükseldi. Başbakan Erdoğan'da öl sayısının 51 olduğunu açıkladı.

 

41 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Elazığ depreminde ilk belirlemelere göre 41 kişi hayatını kaybetti ve 50'den fazla yaralı var.Kovancılar Belediye Başkanı Bekir Yanılmaz ölü sayısının 41'e çıktığını açıkladı

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı yaptığı açıklamada ölü ve yaralı sayısının artmaması için, ''Bölgedeki hasarlı yapılara can güvenliği açısından girilmemesi gerekmektedir. Ankara, Kayseri ve Van illerinden 3 ambulans helikopter bölgeye intikal etmiştir. Bölgede toplam 23 araç, 127 arama-kurtarma personeli ile çevre il ve ilçelerden çok sayıda ambulans ve 82 kişilik medikal kurtarma-sağlık ekibi çalışmalara devam etmektedir. Ayrıca, Kızılay tarafından 230 çadır, 1000 battaniye, 20 mevlana evi, 2 seyyar mutfak, 18 personel sevk edilmiştir. Arama kurtarma ve yardım çalışmaları devam etmektedir.''  açıklamasını yaptı.

DEPREMDEN İLK GÖRÜNTÜLER

BAKANLAR BÖLGEYE GİDİYOR

Elazığ'daki depremin ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile bazı bakanların bölgeye hareket ettiği öğrenildi. 

Başbakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, Elazığ'daki depremin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sürekli bilgi veriliyor. 

Bu arada, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve AK Partili bölge milletvekilleri incelemelerde bulunmak üzere Elazığ'a hareket etti.

BÖLGEYE 20 KİŞİLİK EKİP 

Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremin ardından Türk Kızılayı'nın Ankara'daki Afet Operasyon Merkezi'nde kriz masası oluşturuldu. Bölgeye 20 kişilik afet müdahale ekibi ve yardım malzemesi gönderildi. 

Afet müdahale ekibi ilk planda, 250 çadır, bin battaniye, 1 seyyar mutfak ve çok sayıda kumanya bölgeye ulaştırdı. Evlerinde hasar olan vatandaşlar için yeterli sayıda ''Mevlana Evi'' olarak adlandırılan çelik afet evlerinin de bölgeye ulaştırılması için çalışma başlatıldı

ÖLENLERİN KİMLİKLERİ

Elazığ'da meydana gelen korkunç depremde ölen bazı vatandaşlarımızın kimlikleri açıklandı. İşte ilk belirlemelere göre açıklanan o isimler:

Okçular köyünde hayatını kaybedenlerden bazılarının kimlikleri şöyle; 

Nermin Yıldız,

Gönül Yıldız, 

Tuba Yıldız, 

Zilan Yıldız, 

Emre Çiçek,
 
Ayten Çiçek, 

Davut Yüksel, 

Kibar Yüksel, 

İzzet Çimen, 

Nurettin Çimen, 

Yeter Akdağ 

ve çocukları Emrullah ve Yusuf.

Kovancilar ilcesinde hayatini kaybeden ve Devlet Hastanesi morguna kaldirilan vatandaslardan isimleri belirlenenler şöyle: 

Muhammad Emin Polat,
 
Hatice Polat(24),
 
Mediha Akdağ, 

Muhammed Özdoğan,
 
Berivan Özdogan, 

Özer Cirit, 

Nafile Cirit, 

Murat Cirit, 

Fikri Özdogan." 

Depremde yaralanan 61 kişinin ise tedavileri sürüyor. Sabah erken saatlerde Kovancılar Devlet Hastanesi'nin önüne sahra çadırı kuruldu.SAYFA GÜNCELLENMEKTEDİR...


(Birinci Kuvvet - Ajanslar)

 


 

 
Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli Tuba Demirel ve Orhan Aslan çiftinin düğün törenlerinde, Gaziantep Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, yeni çiftleri bir birlerine kelepçeledi.

Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli Tuba Demirel ve Orhan Aslan çiftinin düğün törenlerinde, Gaziantep Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, yeni çiftleri bir birlerine kelepçeledi.

 Alanya-Antalya Karayolu'nun 4. kilometresinde bulunan Devrek Tüneli'nde akşam saat 21. 30 sıralarında meydana gelen kazada, Murat Ünlü (26) yönetimindeki 07 NZ 306 plakalı otomobil yaklaşık 1.5 kilometre uzunluğundaki tünelin yarısında kontrolden çıktı. Tünelin kenarındaki bariyerlere çarpan araç takla atarak yol ortasında durdu.

Tünelde ilerleyen sürücüler kazanın ardından araçlarından inip hurda haline gelen otomobilin yanına giderek yol ortasındaki yaralılar için bir taraftan araç trafiğini durdurup diğer taraftan 112 Acil Servisi arayarak kazayı haber verdi.

Kısa süre sonra kaza yerine gelen ambulansla Alanya Devlet Hastanesi'ne kaldırılan iki yaralı tedaviye alınırken hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. Araçta bulunan Gizem Kuruçay (18) ile arkadaşı Sepil Yılmaz olay yerinde hayatını kaybetti.

Yılmaz'ın aracın bariyerlere çarptığı anda araçtan fırlamış halde bulunurken Kuruçay'ın cesedi ise araç içerisinde bulundu.

Olay yerinde inceleme yapan Nöbetçi Savcı, Jandarma, Bölge Trafik Polisi ve Bilirkişi Yaşar Cinbaş yaptıkları incelemede otomobil içerisinde içki şişelerinin olduğunu tespit ettiler. Kuruçay ve Yılmaz'ın cesedi Alanya Belediye Mezarlığı Morguna kaldırıldı. Hurda haline gelen otomobil kurtarıcı yardımıyla tünelden çıkartıldı. Yaklaşık bir saat tek şeritten araç trafiğini sağlandığı tünelde cesetlerin cenaze aracı ile kaldırılmasının ardından yol çift şerit halinde normale döndü.




 

Iğdır'da düzenlenen operasyonda Barış ve Demokrasi Partili (BDP) Iğdır Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş ile 10 partili, örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı. 

Jandarma ekipleri tarafından sabah saatlerinde Iğdır Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş'in Eğri Sokak'taki evi ile 10 partilinin ikametine eş zamanlı operasyon düzenlendi. Başkan Güneş'in evinde yapılan aramadan sonra jandarma ekipleri belediye binasına geçti. Burada da yaklaşık 5 saat süren aramanın ardından bazı bilgisayar malzemeleri ile dokümanlara el konuldu. Jandarma ekipleri, terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle Başkan Mehmet Nuri Güneş belediye binasında, 10 partiliyi ise evlerinde gözaltına aldı. 

Belediye önünde toplanan bir grup, gözaltılara tepki gösterirken Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekipleri ise binanın etrafında geniş güvenlik önlemi aldı. 


 
 
 

Iğdır'da düzenlenen operasyonda Barış ve Demokrasi Partili (BDP) Iğdır Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş ile 10 partili, örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı. 

Jandarma ekipleri tarafından sabah saatlerinde Iğdır Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş'in Eğri Sokak'taki evi ile 10 partilinin ikametine eş zamanlı operasyon düzenlendi. Başkan Güneş'in evinde yapılan aramadan sonra jandarma ekipleri belediye binasına geçti. Burada da yaklaşık 5 saat süren aramanın ardından bazı bilgisayar malzemeleri ile dokümanlara el konuldu. Jandarma ekipleri, terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle Başkan Mehmet Nuri Güneş belediye binasında, 10 partiliyi ise evlerinde gözaltına aldı. 

Belediye önünde toplanan bir grup, gözaltılara tepki gösterirken Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekipleri ise binanın etrafında geniş güvenlik önlemi aldı. 

 

Böyle bir tepki yaratacağını bekliyor muydunuz?


Tabii bekliyorduk, bir tepki yaratsın diye yapmadık, ama İsrail'in kendi krizlerini iyi yönettiğini ve bu tip şeylere asla kayıtsız kalmadığını çok iyi biliyorduk. Kurtlar Vadisi
Irak filminden sonra İsrail'den ve dünyanın çeşitli yerlerinden çeşitli tepkiler yönelmişti. Bunların birincisi Kurtlar Vadisi Irak filminde bir doktorun organ kaçakçılığı yaptığı ve bu doktorun Yahudi olduğu için böyle bir şey yapmadığıydı. Bunun yalan olduğu ifade edilmişti ve çok ağır şekilde suçlanmıştık. 3-4 ay önce İsrail'de büyük bir operasyon düzenlendi ve bu tip olayların gerçekleştiği doğrulandı.


Şimdi dönüp baktığınızda biraz dozu fazla kaçırmışız yoksa az bile yazmışız keşke daha fazla yazsaydık mı diyorsunuz?


Az bile yapmışız keşke daha fazla yapsaydık. Çünkü İsrail yönetimi tuhaf bir anlayışa sahip. Kurtlar Vadisi çok seyredilen, özellikle
Ortadoğu'da çok etkin bir dizi. Kurtlar Vadisi'nin puslu atmosferinde İsrailliler yer almak istemiyorlarsa ellerini kanlı işlerden çekmeliler. Dolayısıyla dizinin konsepti içerisinde değil İsrail'in yaptıklarını anlatmak. Ama, sahneleri görünce az bile yapmışız diyorum ve diyoruz. Bundan daha fazlasını yapmak için ne yapabiliriz onu kendi aramızda çalışıyoruz. Çünkü Gazze'de yaşanan bir insalık dramıdır ve bunu bir şekilde uluslararası kamuoyuna daha çarpıcı bir şekilde getirmek için Kurtlar Vadisi Filistin projesi hazırlıyoruz. Bakalım o zaman ne tepkiler alacağız çünkü bu 1,5-2 dakikalık bir sahne ama bu 1,5 saatlik bir film olacak. Anlatacağımız konular çok çarpıcı ve gerçekler olacak, bakalım o zaman ne tepki gösterecekler.


Yazdığınız dizide bir metin, uluslararası diplomatik bir krize, fırtınaya neden olabiliyor. Bunun sorumluluğunu hissediyor musunuz?


Türkiye'nin bütün meseleleri bizi nasıl ilgilendiriyorsa tabi ki bu da bizi ilgilendiriyor. Ama Türkiye artık kabuğundan çıkmak durumunda. Burada bir dizi yazıyoruz, bizim insanımız bunu seyrediyor, dünyanın her yerinde 200 milyonu aşkın insan diziyi Türkiye'dekilerle aynı duygularla seyrediyor. 10 sene önce bunu kimse hayal edemezdi. Biz ülke olarak gücümüzün farkına vardığımız zaman diplomasinin ayakları değişecektir. Sanıyorum daha yüksek koltukta biz oturuyor olacağız."

Bahadır Özdener, dizi ve İsrail'in hazmedemediği sahneler hakkında Canlı Gaste'de Can Dündar'a konuştu:


"Dizinin hikayesi içerisinde Amerikan-İsrail ilişkilerinin gergin olduğunu, Türkiye'nin bunun mağdur taraflarından biri olduğunu anlatmaya, Amerikan-İsrail menfaatlerinin bu sefer uyuşmadığını ve bu nedenle Türkiye'nin çatışma alanı içerisine girdiğini, Türkiye'de bazı gerçekleşen terör olaylarının arkasında Amerika ve İsrail olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Polat Alemdar'ın en yakın adamlarından Memati'nin oğlu Ali Memati bu nedenle kaçırıldı. Ve sürpriz bir şekilde İsrailli kişiler tarafından alıkonulduğu öğrenilince Polat buraya baskın yaparak çocuğu ele geçirdi. Sahnenin özeti budur.

Böyle bir tepki yaratacağını bekliyor muydunuz?


Tabii bekliyorduk, bir tepki yaratsın diye yapmadık, ama İsrail'in kendi krizlerini iyi yönettiğini ve bu tip şeylere asla kayıtsız kalmadığını çok iyi biliyorduk. Kurtlar Vadisi
Irak filminden sonra İsrail'den ve dünyanın çeşitli yerlerinden çeşitli tepkiler yönelmişti. Bunların birincisi Kurtlar Vadisi Irak filminde bir doktorun organ kaçakçılığı yaptığı ve bu doktorun Yahudi olduğu için böyle bir şey yapmadığıydı. Bunun yalan olduğu ifade edilmişti ve çok ağır şekilde suçlanmıştık. 3-4 ay önce İsrail'de büyük bir operasyon düzenlendi ve bu tip olayların gerçekleştiği doğrulandı.


Şimdi dönüp baktığınızda biraz dozu fazla kaçırmışız yoksa az bile yazmışız keşke daha fazla yazsaydık mı diyorsunuz?


Az bile yapmışız keşke daha fazla yapsaydık. Çünkü İsrail yönetimi tuhaf bir anlayışa sahip. Kurtlar Vadisi çok seyredilen, özellikle
Ortadoğu'da çok etkin bir dizi. Kurtlar Vadisi'nin puslu atmosferinde İsrailliler yer almak istemiyorlarsa ellerini kanlı işlerden çekmeliler. Dolayısıyla dizinin konsepti içerisinde değil İsrail'in yaptıklarını anlatmak. Ama, sahneleri görünce az bile yapmışız diyorum ve diyoruz. Bundan daha fazlasını yapmak için ne yapabiliriz onu kendi aramızda çalışıyoruz. Çünkü Gazze'de yaşanan bir insalık dramıdır ve bunu bir şekilde uluslararası kamuoyuna daha çarpıcı bir şekilde getirmek için Kurtlar Vadisi Filistin projesi hazırlıyoruz. Bakalım o zaman ne tepkiler alacağız çünkü bu 1,5-2 dakikalık bir sahne ama bu 1,5 saatlik bir film olacak. Anlatacağımız konular çok çarpıcı ve gerçekler olacak, bakalım o zaman ne tepki gösterecekler.


Yazdığınız dizide bir metin, uluslararası diplomatik bir krize, fırtınaya neden olabiliyor. Bunun sorumluluğunu hissediyor musunuz?


Türkiye'nin bütün meseleleri bizi nasıl ilgilendiriyorsa tabi ki bu da bizi ilgilendiriyor. Ama Türkiye artık kabuğundan çıkmak durumunda. Burada bir dizi yazıyoruz, bizim insanımız bunu seyrediyor, dünyanın her yerinde 200 milyonu aşkın insan diziyi Türkiye'dekilerle aynı duygularla seyrediyor. 10 sene önce bunu kimse hayal edemezdi. Biz ülke olarak gücümüzün farkına vardığımız zaman diplomasinin ayakları değişecektir. Sanıyorum daha yüksek koltukta biz oturuyor olacağız."


Bahadır Özdener, dizi ve İsrail'in hazmedemediği sahneler hakkında Canlı Gaste'de Can Dündar'a konuştu:


"Dizinin hikayesi içerisinde Amerikan-İsrail ilişkilerinin gergin olduğunu, Türkiye'nin bunun mağdur taraflarından biri olduğunu anlatmaya, Amerikan-İsrail menfaatlerinin bu sefer uyuşmadığını ve bu nedenle Türkiye'nin çatışma alanı içerisine girdiğini, Türkiye'de bazı gerçekleşen terör olaylarının arkasında Amerika ve İsrail olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Polat Alemdar'ın en yakın adamlarından Memati'nin oğlu Ali Memati bu nedenle kaçırıldı. Ve sürpriz bir şekilde İsrailli kişiler tarafından alıkonulduğu öğrenilince Polat buraya baskın yaparak çocuğu ele geçirdi. Sahnenin özeti budur.

Böyle bir tepki yaratacağını bekliyor muydunuz?

Tabii bekliyorduk, bir tepki yaratsın diye yapmadık, ama İsrail'in kendi krizlerini iyi yönettiğini ve bu tip şeylere asla kayıtsız kalmadığını çok iyi biliyorduk. Kurtlar Vadisi Irak filminden sonra İsrail'den ve dünyanın çeşitli yerlerinden çeşitli tepkiler yönelmişti. Bunların birincisi Kurtlar Vadisi Irak filminde bir doktorun organ kaçakçılığı yaptığı ve bu doktorun Yahudi olduğu için böyle bir şey yapmadığıydı. Bunun yalan olduğu ifade edilmişti ve çok ağır şekilde suçlanmıştık. 3-4 ay önce İsrail'de büyük bir operasyon düzenlendi ve bu tip olayların gerçekleştiği doğrulandı.


Şimdi dönüp baktığınızda biraz dozu fazla kaçırmışız yoksa az bile yazmışız keşke daha fazla yazsaydık mı diyorsunuz?


Az bile yapmışız keşke daha fazla yapsaydık. Çünkü İsrail yönetimi tuhaf bir anlayışa sahip. Kurtlar Vadisi çok seyredilen, özellikle
Ortadoğu'da çok etkin bir dizi. Kurtlar Vadisi'nin puslu atmosferinde İsrailliler yer almak istemiyorlarsa ellerini kanlı işlerden çekmeliler. Dolayısıyla dizinin konsepti içerisinde değil İsrail'in yaptıklarını anlatmak. Ama, sahneleri görünce az bile yapmışız diyorum ve diyoruz. Bundan daha fazlasını yapmak için ne yapabiliriz onu kendi aramızda çalışıyoruz. Çünkü Gazze'de yaşanan bir insalık dramıdır ve bunu bir şekilde uluslararası kamuoyuna daha çarpıcı bir şekilde getirmek için Kurtlar Vadisi Filistin projesi hazırlıyoruz. Bakalım o zaman ne tepkiler alacağız çünkü bu 1,5-2 dakikalık bir sahne ama bu 1,5 saatlik bir film olacak. Anlatacağımız konular çok çarpıcı ve gerçekler olacak, bakalım o zaman ne tepki gösterecekler.


Yazdığınız dizide bir metin, uluslararası diplomatik bir krize, fırtınaya neden olabiliyor. Bunun sorumluluğunu hissediyor musunuz?


Türkiye'nin bütün meseleleri bizi nasıl ilgilendiriyorsa tabi ki bu da bizi ilgilendiriyor. Ama Türkiye artık kabuğundan çıkmak durumunda. Burada bir dizi yazıyoruz, bizim insanımız bunu seyrediyor, dünyanın her yerinde 200 milyonu aşkın insan diziyi Türkiye'dekilerle aynı duygularla seyrediyor. 10 sene önce bunu kimse hayal edemezdi. Biz ülke olarak gücümüzün farkına vardığımız zaman diplomasinin ayakları değişecektir. Sanıyorum daha yüksek koltukta biz oturuyor olacağız."

Küçük çocuğa ölümcül tekme!

 
Küçük çocuğa ölümcül tekme!
 
Küçük çocuğa ölümcül tekme!
Küçük çocuğa ölümcül tekme!

Diyarbakır'da henüz belirlenemeyen bir sebepten dolayı iki grup arasında çıkan kavga kanlı bitti. İHA kameralarına saniye saniye yansıyan görüntülerde bir çocuk ve bir yaşlı adam aldığı darbelerle yere yığıldı.

 

Diyarbakır'ın en işlek semtlerinden biri olan Ofis semti Kurtismail paşa sokakta Market işletmeciliği yapar bir şahıs ve bir apartmanın kapıcısı henüz öğrenilemeyen bir sebepten dolayı kavga ettiler. Kavgaya ailelerinde karışması sonucu olay daha da büyüdü. Çıkan satırlı sopalı ve taşlı kavgada 3 kişi çeşitli yerlerinden yaralanırken, olay yerine gelen polisler kavgayı ayırmakla zorluk çektiler. 

Kavga eden gruba polis ekipleri göz yaşartıcı sprey kullanarak müdahale etti. İHA kameralarının saniye saniye çektiği kavga anında bir çocuk ve bir yaşlı adam aldığı darbeyle yere yığıldı. Olay yerine gelen takviye ekipler kavgayı ayırırken, 3 kişi yaralandı. Kavgaya karışan iki aile mensubu 5 kişi gözaltına alınarak karakola götürüldü. Kafasına aldığı taş darbesi ile bir anda yere yığılan yaşlı adam ve küçük çocuk ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Büyükelçi yarın Ankara'da


Büyükelçi yarın Ankara'da

İsrail'de kötü muameleye maruz kalan Türkiye'nin Tel-Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikol, yarın Ankara'ya geliyor.

Pazar günü İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın ziyareti dolayısıyla Ankara'ya gelecek olan Büyükelçi Oğuz Çelikol'un İsrail'e dönüp dönmeyeceği İsrail'in tutumuna bağlı olacak. 

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'ın Türk büyükelçisine karşı tutumuna devletin zirvesinden büyük tepki gelirken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'İsrail özür dilemezse büyükelçimizi çekeriz' sözleri Ankara'nın bu konudaki tavrını da ortaya koydu. İsrail tarafından yapılan açıklamaları yeterli görmeyen Ankara, bu konuda resmi özür bekliyor.

Öte yandan, çalışma ziyareti için pazar günü günübirlik ziyaret için Ankara'ya gelecek olan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile biraraya gelecek. Barak, Ankara'daki temaslarının ardından Almanya'ya geçecek.


Yeni doğmuş bebeği çöpe attılar

Yeni doğmuş bebeği çöpe attılar

Mersin'de çöp tenekesine atılan yeni doğmuş bebek, çöp atmaya gelen bir kadın tarafından soğuktan donmak üzere iken bulundu. Morarmış halde bulunan kız bebek, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.

Mahmudiye Mahallesi'nde oturan Seren Çelik adlı genç kadın, çöp dökmek üzere Zeytinlibahçe Caddesi üzerindeki çöp konteynerine geldiğinde, çöp tenekesinden gelen bebek sesini duydu. Çöp tenekesini kontrol ettiğinde, çöplerin arasında şala sarılı halde bir bebek olduğunu gören genç kadın, olayın şokunu atlattıktan sonra kucağına aldığı bebeği hemen evine getirdi. Genç kadın daha sonra soğuktan donmak üzere iken bulduğu bebeği battaniyeye sararak, yakındaki annesinin yanına gitti. Seren Çelik, burada durumu ailesine anlattıktan sonra polise haber verdi. 

İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, bebeği aileden alarak ambulansın gelmesini bekledi. Bu sırada, mahallede toplanan kalabalık merakla bebeği görmeye çalışırken, polis memuru soğuktan morarmış halde bulunan bebeği kucağında ısıtmaya çalıştı. Talihsiz bebek, bir süre sonra olay yerine gelen ambulans tarafından Mersin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne kaldırıldı. Polis ekipleri, bebeğin bulunduğu çöp tenekesinde inceleme yaparken, ailesine ulaşmak için çalışma başlattı.

Danıştay, eczacıları sevindirdi

Danıştay, eczacıları sevindirdi

Danıştay, SGK'nın fesih kararını durdurdu

 

Danıştay, SGK ile TEB arasındaki ilaç temini protokolünün feshine ilişkin SGK işlemi ile eczacılarla tek tek sözleşme yapılmasını öngören işlemin yürütmelerini ''SGK'dan savunma alınıp yeni bir karar verilinceye kadar'' durdurdu.

Konuyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Danıştay'ın kararına itiraz edeceklerini söyledi

İsrail Başbakanı'ndan açıklama

İsrail Başbakanı'ndan açıklama

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un Türkiye'ye protestosuyla ilgili bir açıklama yaptı. Netanyahu, Ayalon'un tepkisini "daha diplomatik yollarla" dile getirmesi gerektiğini belirtti.

 

İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamada, Netanyahu'nun, Ayalon'un dün gece yaptığı açıklamasından duyduğu memnuniyeti belirttiği ifade edildi.
 
Açıklamada, Netanyahu'nun Ayalon'un Türkiye'ye yönelik protestosunda haklı olduğuna inandığı kaydedilerek, "Ancak bu daha diplomatik yollarla dile getirilmeliydi" dediği belirtildi.

Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'a yönelik yakışıksız bir tavır sergileyen İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon,  dün geceyarısı yayımladığı açıklamada "Büyükelçiye saygısızlık etmek istemedim. Gelecekte daha dikkatli olacağım" demişti.

Büyükelçi Çelikkol: Bilsem...

Büyükelçi Çelikkol: Bilsem...

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın "alçak koltuk"a oturttuğu Türk Büyükelçi Oğuz Çelikkol, yaşananları NTV'ye anlattı. Kendisine bir oyun oynandığını söyleyen Çelikkol, "İbranice bilsem salonu terk ederdim" dedi.

 

Kurtlar Vadisi Pusu" dizisindeki bazı sahneler tarafından İsrail Dışişleri Bakanlığı'na çağrılan Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol, hiç beklenmedik bir tavırla karşılanmıştı. 

Kendisiyle tokalaşmayan İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon, Büyükelçi Çelikkol'u kendisinden daha küçük bir koltuğa oturtarak "kendince" aşağılamaya çalışmıştı.


Oğuz Çelikkol, İbranice konuşan Ayalon'un sözlerini anlamadığı için tebessüm etmek zorunda kalmıştı. 

Gül: "Sorun düzelmezse elçi yarın döner"

Gül: "Sorun düzelmezse elçi yarın döner"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail'in kendisine çekidüzen vermesi gerektiğini belirterek, "Resmi özür bekliyoruz, gelmezse yarın sabah büyükelçi ilk uçakla Türkiye'ye gelir" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen "e-Türkiye (e-TR) Ödülleri" töreninin ardından gazetecilerin Türkiye-İsrail arasında yaşananlarla ilgili sorularını cevaplandırdı. Gül, basın mensuplarının 'Yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine, "Ne yaptığını bilmez bir adamın yaptığı bir iş. Tabii bu İsrail'i bağlar. İsrail sorumludur. Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı açıklama kapsamında bu işin düzeltmesini bekleriz. Bu akşama kadar ya düzeltirler ya da büyükelçimiz Türkiye'ye gelir" dedi. 


Bir gazetecinin resmi özür yazısının Ankara'ya ulaştığını hatırlatması üzerine Gül, "Bu akşama kadar süre verilmişti. Yoksa yarın ilk uçakla istişareler için gelirdi" karşılığını verdi. Bir başka gazetecinin "Büyükelçiyi çekiyor muyuz?" sorusuna ise Cumhurbaşkanı Gül, "Önce büyükelçi bilgilendirmek için gelir, sonra değerlendiririz. Yoksa sabah ilk uçakla gelir" yanıtını verdi. 

Gazetecilerin İsrail'le ilişkilerin maslahatgüzar seviyesine indirilip indirilmeyeceği sorusuna da Gül, "Tabii bu karar kalıcı olarak kalırsa öyle olur" diye cevap verdi. 'Neden İsrail'le sorun yaşanıyor?" sorusu üzerine ise Gül, "Onların yaptıkları işe bakın. Onu İsraillilere sormak lazım. Niye kendilerini bölgeden ve dünyadan dışlatıyorsunuz diye. Onlara sormak lazım. Kendilerine çekidüzen vermeleri lazım" diye konuştu. 

Başka bir soru üzerine de Gül, "Alt düzeyde bir adamla muhatap olmam. Bu işi düzeltmesi gereken İsrail üst yönetimidir" dedi. Gül, Perez'le görüşüp görüşmediği yönündeki soruya ise "Hayır" karşılığını verdi.

HABER: BATUHAN YAŞAR ANKARA


Gül, İsrail'e akşama kadar süre verdi

Gül, İsrail'e akşama kadar süre verdi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail'le yaşanan diplomatik krizle ilgili olarak, "Akşama kadar sorun çözülmezse elçi yarın döner" dedi.

  HABER: MYNET




Domuz gribiyle ilgili şok iddia

"Domuz gribi, ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır. Bu olay yüzyılın en büyük tıp skandallarından biridir"

Özellikle de işin içinde para isteyen ilaç firmalarının olduğu söylendi. Ancak bugüne kadar bu iddiaları dile getirenlerden hiçbiri de onun kadar güvenilir ve güçlü değildi. Avrupa Konseyi Sağlık komisyonu başkanı "Domuz gribi ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır" iddiası üzerine konuyla ilgili inceleme başlatılmasına karar verdi.
Avrupa Konseyi Aile ve Sağlık Komisyonu Başkanı Wolfgang Wodarg, "Domuz gribi, ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır. Bu olay yüzyılın en büyük tıp skandallarından biridir" dedi. İngiliz Daily Mail'e açıklama yapan Wodarg, grip ilaçlarının ve aşılarının üreticilerini Dünya Sağlık Örgütü'nün salgın ilanı yapma kararını etkilemekle suçladı. Wodarg'a göre Dünya Sağlık Örgütü'nün salgın ilanıyla ilaç firmaları 'devasa kazançlar' elde etti. Buna göre, Domuz gribi salgını 'sahte bir salgındı' ve dünya genelinde milyarlarca dolar kazanmak amacıyla ilaç şirketleri tarafından ortaya atıldı.
Wodarg şöyle konuştu: "Domuz gribi, ilaç firmalarının başlattığı sahte bir salgındır. Yüzyılın en büyük tıp skandallarından biridir. İlaç firmaları, domuz gribine karşı geliştirdikleri patentli ilaçlarını satmak için, bilim insanlarını ve halk sağlığından sorumlu resmi kurumlara telkinlerde bulunarak, dünya çapında hükümetlerin alarm durumuna geçmesini sağladılar." Aşıları üreten şirketleri Dünya Sağlık Örgütü'nün domuz gribini bir salgın olarak tanımlama kararını etkilediğini savunan Wodarg, "Tüm bu korku tohumları, 5 yıl önce kuş gribi salgınında atıldı. Kuş gribinin insana geçecek şekilde mutasyona uğraması riski pompalamasıyla panik atmosferi nedeniyle hükümetler milyonlarca dolarlık aşı kontratları imzaladı. İlaç şirketleri hiç finansal risk almadan milyonlarca dolarlık gelir elde etti."
Dr. Wodarg'ın ilaç firmalarının rolüyle ilgili bir soruşturma başlatılmasını öngören yasa tasarısı da Konsey'den geçti. Gelecek ay bu konuda Avrupa Konseyi acil olarak toplanacak.
Wodarg, geçen hafta aralarında AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva ile Karabük Milletvekili Mustafa Ünal'ın da yer aldığı 14 Avrupa milletvekiliyle birlikte Avrupa Konseyi'ne "domuz gribi sahte bir salgın mıydı, araştırılsın" başlıklı bir araştırma önergesi vermişti. Geçen ay Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Anke Martiny kuşkularını dile getirmişti.


TÜRKİYE’deki ’’İSRAİL ÜSSÜ’’ ÇALIŞIYOR MU?

HaberX den Rauf Atilla Polat Türkiye deki bir çok önemli olayın arkasında Siyonist İSRAİL in parmağı olduğunu çok güzel deşifre etmiş…

İnönü İsrail ile ne görüştü?
Derin ’’HAHAMLAR’’ çok kızacak...

7 şehit olayının arkasında MOSSAD ile birlikte Rus Yahudilerinin yönettiği KGB’nin olduğunu yazdığımızda ’olmaz’ öyle şey diyenlere, zannediyorum Tayyar’ın makalesi bir şeyler anlatmıştır.
Devlet bu konunun üzerine gitmeli, muhakkak gitmelidir. Bu mesele 33 şehit olayından farklı bir boyuttadır. Konu kapatılmamalı. Bence MİT ve diğer güvenlik birimleri bu konuyu deşmeye çalışmalıdır.
Çünkü ufukta farklı bir birim vardır.
*
Asıl meselemize gelince;
28 Şubat darbesinde görünmeyen darbeci devletin İsrail olması;
7 Şehit olayının arkasında İsrail’in olması;
Güneydoğudaki olayların çıkmasında ve Kürt devleti projesinin arkasında İsrail’in olması;
ve İsrail’in Türkiye’de bu kadar rahat hareket ediyor olması...
Hayır, sizlere MOSSAD’ın Türkiye’deki yapılanmasını anlatmayacağım. Artık bu konulardan herkes sıkılmış durumda.
Anlatacağım yapının ucu çok ilginç yerlere bağlanıyor ve bu yapının Türkiye’de hala aktif olup olmadığı belli değil...
Ve hiç dile getirilmeyen bir ÜS...
Bu üsse Türkiye’de ’’İSRAİL ÜSSÜ’’ diyorlar.
Bu üssün ülkenin neresinde olduğu pek açık değil.
Üstelik bu üs uzun yıllardır kullanılıyor.
*
Malumunuz üzere İsrail’i ilk tanıyan devletlerden biri olarak İsrail’le görüşen ilk devlet büyüklerinden biriside bizim tek adam İSMET İNÖNÜ’dür.
İnönü’nün şu meşhur gizli görüşmesinin detaylarını kimse bilmemektedir.
Bu görüşmenin içeriği ne meclis kayıtlarında mevcuttur ne de İsmet İnönü’nün yanında kendisinden başka devlet yetkilisi vardır. Görüşme meçhul kalmıştır.
Bildiğiniz gibi ABD, TÜRKİYE ve İSRAİL 1958 yılında Türkiye’de bir İsrail üssü kurulmasına karar vermişti. MOSSAD elemanları CIA ile birlikte o dönemde kurulan Özel Harp elemanlarımıza eğitimi birlikte veriyordu. (Bu sürekli İsrail yandaşı basın tarafından görülmemektedir)
1958’ten sonra da ülkedeki karışıklıklar artmış ve 60 darbesi de peşi sıra gelmişti. -Detaya girmeye gerek yok-
Bilindiği kadarıyla bu MOSSAD üssü 1970 yılına kadar CIA ile birlikte Özel Harp dairesinde beraber çalışıyordu. 70’den sonra İsrail üssünün farklı bir yere taşındığı yönünde kesin bir bilgi elimizde bulunmasa da duyumlara göre o dönemde Ergenekon’da da değişen bir yapıyla birlikte üssün farklı bir yere taşındığı söyleniyor.
Öyle ki bu yapı, hem PKK’yı hem de Ergenekon’un belli bir kanadını çok rahat bir şekilde kullanabiliyordu. Şuan da içeride olan ve ismi geçen masonlar Ergenekon’da MOSSAD adına çalışan ayakları oluşturan kişilerden bazılarıdır.
İlk 8’in içinde de ciddi bir mason, yani Mossad ağırlığı göze çarpıyor. Masada oturan bir yöneticinin de ayda bir İsrail’e ve ABD’ye gittiğini ve Yahudilerle görüşmesini de işin içine katarsak zannediyorum olayın boyutu biraz daha belirginleşecektir.
80’den önce çıkan olaylarda özel harp dairesine eğitim veren CIA elemanlarında bazılarının Yahudi oluşu, Kandilin ve Barzani’nin en büyük dostu İsrail’in olması ve bu MOSSAD elemanlarının Türkiye’de rahat dolaşıyor olmaları bu üssün çok rahat hareket ettiğini gösteriyor.
Benjamin Beit-Hallahmi’nin de dediği gibi;
’’MOSSAD ile gerçekleştirilen bir gizli görüşme de Başbakan İsmet İnönü’nün 1964 yılında İsrail Başbakanı Levi Eşkol ve MOSSAD Başkanı Meir Amit ile Paris görüşmesiydi. Kıbrıs’ta katliamlar sürecinde gerçekleştirilen bu görüşmede çok önemli konuların yanı sıra MOSSAD üssü ve MOSSAD’ın faaliyet bağlantılarının görüşüldüğüne şüphe yoktur.’’
Ne yazık ki bu görüşme bugüne kadar gündeme getirilmemiştir. Gizli tutulmuştur.
İsmet bey, MOSSAD’la görüştükten sonra Türkiye’de İSRAİL ÜSSÜ kuruluyor ve bu üs hiçbir kitap ve gazeteye konu olmuyor.
Acaba niçin?...
CIA tartışılırken İSRAİL ÜSSÜ neden hiç konuşulmamıştır.
Bu üssün varlığını inkar etmek kolaydır. Ancak bazı şirketler ve Almanya’daki PKK ile Yahudi Merkel’in adamlarının bağlantıları ve PKK’nın yurt dışı sorumluları ile yapılan görüşmeler nasıl inkar edilecektir?
Başlarına çuval geçirilen askerlerden sorumlu olan Korgeneral Köksal Karabey’in, Dick Cheney’in şirketinin , Koç grubunun ve Yahudi işadamlarının desteklediği Silopi’de kurulan ’’Emekli Ajanlar Şirketi’nin’’ İsrail üssü ile bir alakasının olduğunu söylersek ve buradaki yöneticilerden bazılarının Türkiye’de uzun yıllardır bulunduğunu da eklersek hata mı etmiş oluruz?
Jitem’in aktif olduğu dönemde bölgede PKK kadrolarına hem sınır dışı hem de sınır için de rahat bir şekilde silah dağıtımı yapan, Ankara ve İstanbul’da PKK’lı bazı yöneticilerle özellikle 92-99 arası toplantılar yapan MOSSAD’ın Türkiye’de üssünün olmadığını nasıl yok sayacağız?
Kurulan bu Black Hawk şirketine birileri pasif demeye çalışsa da o bölgede yaşayanlarla konuştuğunuz zaman ve o bölgede çalışan askerleri dinlediğiniz de size çok farklı bilgiler verecektir.
Ayrıca;
’’Dışişleri Bakanıyken Hikmet Çetin İsrail’i ziyaretin de Şimon Perez’le 12 madde’lik çok gizli bir anlaşma yapmıştı.
Bu anlaşma ile İsrail; Suriye ve İran’da çok rahat operasyonlar yapabilecekti,
İsrail’in Türkiye’de organize ettiği bir ’’özel güvenlik şirketi’’ aracılığıyla ajan eğitimi verilmesine,
İsrail İstihbaratı’na Türkiye’deki MOSSAD Üssü’nü genişletme imkânı tanımasına,
Türkiye’de TEVEL ve TZOMET adlı MOSSAD şubelerinin resmen açılmasına,
İsrail savaş uçaklarına Konya’da uçuş üssü verilmesine ve savaş pilotlarının eğitimine izin verilmiştir. ’’
Dikkat ederseniz bu anlaşma 1993 yılında yapıldı. İkinci madde de özel bir şirket diyor. Silopi’deki Özel bir şirketti. Tansu Çillerin de İsrail ile olan görüşmelerini göz ardı etmemek lazım.
Veli Küçük ve Doğu Perinçek’in de alt kadrolarında şirketlerle bağlantılı isimler mevcut. Ergenekon’daki güvenlik şirketlerinde çalışanları da bir gözden geçirmekte fayda var.
Son olarak;
2001 yılında CIA ve MOSSAD tarafından 5 bin MİT mensubunun gerçek kimlikleri deşifre olduğu yönünde bir haber vardı. Bu bilgilerin deşifresin de o banka da çalışan yönetici ve güvenlik elemanlarından bazılarının MOSSAD’a çalıştığı yönünde bir de bilgi paylaşsak ve bu yöneticilerden bazılarının Ergenekon operasyonundan sonra kayıplara karıştığını açıklasak ne dersiniz?
Ya da;
Özel hap dairesine girilmesinden rahatsızlık duyan Murat Karayılan’ın 99 yılından önce MOSSAD’ın adamı olarak PKK içerisinde çalıştığını ve birçok harekatı da onlarla birlikte gerçekleştirdiğini yazsak ve yine desek ki; 7 şehit olayından birkaç gün sonra çıkıp operasyonu sahiplenmesini de başkan DAGAN istedi diye bir tez ortaya atsak ... Bize kızarlar mı?..
Evet fazla uzatmayalım;
Türkiye’deki İsrail üssünün varlığını devlet biliyor mu? Ergenekon’a 2003’te inanmayan devlet bu üssün varlığına inanıyor mu? Eğer cevap olumsuzsa son bir önerim var;
Devlet son iki MİT başkanı ve merkez medyanın eski yaşlı yazarını çekip sorgulasın. Bakarsınız duymadığınız şeyleri ilk kez duymuş olursunuz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail ile Türkiye arasındaki krizle ilgil değerlendirmelerde bulundu. Bu davranışın sorumsuz bir adamın işi olduğunu ancak yine de İsrail'i bağladığını belirten Gül, "Bu akşama kadar sorun düzeltilmezse büyükelçimiz yarın ilk uçakla Türkiye'ye gelir" dedi.

 

 

 

 

Gazetecilerin İsrail'le ilişkilerin maslahatgüzar seviyesine indirilip indirilmeyeceği sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül, "Tabii bu karar kalıcı olarak kalırsa öyle olur" diye cevap verdi. 'Neden İsrail'le sorun yaşanıyor?" sorusu üzerine ise Gül, "Onların yaptıkları işe bakın. Onu İsraillilere sormak lazım. Niye kendilerini bölgeden ve dünyadan dışlatıyorsunuz diye. Onlara sormak lazım. Kendilerine çekidüzen vermeleri lazım" diye konuştu.

Başka bir soru üzerine de Gül, "Alt düzeyde bir adamla muhatap olmam. Bu işi düzeltmesi gereken İsrail üst yönetimidir" dedi. Gül, Perez'le görüşüp görüşmediği yönündeki soruya ise "Hayır" karşılığını verdi.

TÜRKİYE İSRAİL'DEN ÖZÜR BEKLİYOR

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayalon'un yaptığı açıklama Türkiye'yi tatmin etmedi. Dışişleri Bakanlığı, İsrail'den net bir özür bekliyor.
   
ÇELİKKOL: BİLSEM TERK EDERDİM
 
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın alçak sandalyeye oturttuğu Türk Büyükelçi Oğuz Çelikkol, o anı NTV'ye anlattı.
 
Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un dün akşam yaptığı ancak net olarak özür dilemekten kaçındığı açıklama, Türkiye'yi tatmin etmedi. Dışişleri Bakanlığı, İsrail'den açık ve net özür bekliyor.

Moskova'da Başbakan Tayyip Erdoğan'a eşlik eden Dışişleri Bakanlığı kaynakları, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un açıklamasının yeterli olmadığını, Türkiye'nin açık özür beklediğini duyurdu.

Bu aşamadan sonra Türkiye'nin tavrının belirleneceğini vurgulayan Dışişleri kaynakları, Büyükelçi Oğuz Çelikkol'un geri çağrılması da dahil her türlü olasılığın masada olduğunu belirtiyor.

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı, tavrının yanlış olduğunu kabul etmiş, "Yabancı büyükelçileri hor görmek tarzım değil. gelecekte diplomatik anlamda daha kabul edilebilir şekilde duruşumu netleştireceğim" açıklamasını yapmıştı.

Ancak Ayalon "özür" kelimesini kullanmaktan kaçındı. İsrail Başbakanı Netanyahu ise, açıklamanın "Bir özür olarak kendisini tatmin ettiğini" söylemişti.

İki genç kızın feci sonu

İki genç kızın feci sonu

Antalya'nın Alanya İlçesi'ndeki Devrek Tüneli'nde meydana gelen trafik kazasında 18 yaşındaki iki genç kız hayatını kaybederken, iki kişide yaralandı.


Iğdır Belediye Başkanı gözaltında

Iğdır Belediye Başkanı gözaltında


Iğdır Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş, KCK operasyonu kapsamında gözaltına alındı.

Büyükelçi yarın Ankara'ya geliyorAyalon geri adım attı ama özür dilemediİşte küstahlığın görüntüleri-videoTercüme yapılsaydı odayı terkederdim

Şahinbey Nikah Salonu'nda düzenlenen nikah törenine, Gaziantep Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, Çevik Kuvvet'ten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Mustafa Çavuş, Emniyet personeli ve evlenen çiftlerin yakınları katıldı. Yapılan nikah töreni ardından kısa bir konuşma yapan Gaziantep Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, yeni çiftlere ömür boyu mutluluklar dileyerek, "Bugün burada genç çiftlere, ömür boyu karşılaşacakları tüm zorlukları ve tüm mutlulukları hep birlikte yaşayacakları yepyeni bir hayatın ilk adımlarını atmaları nedeniyle, onları bu mutlu günlerinde yalnız bırakmamak için burada bulunmaktayız. 

Biz polisler çok büyük bir ailenin fertleriyiz. Tüm polis teşkilatı olarak iyi günde kötü günde hep birlikte tek vücut halinde yaşadığımızı iftiharla ifade ediyor, yeni çiftlere ömür boyu mutluluklar diliyorum. Evlilik müessessinin sembolü sayılan evlilik cüzdanını da Türk toplumunun kabul gördüğü 'yuvayı dişi kuş yapar' inancıyla gelin hanıma takdim ediyorum" dedi. 

Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, konuşmasının ardından gelin ve damadı bir birlerine kelepçeleyerek mutluluk diledi. Emniyet Müdürü Yılmaz, kelepçenin anahtarlarını da çiçeği burnunda geline verdi.

Törenin ardından genç çiftlere bir sürpriz de meslektaşları Çevik Kuvvet polislerinden geldi. Kelepçelenen çift, mesai arkadaşlarının copları altından geçerek nikah salonundan ayrıldı. Tören, gelin ve damadın tebrikleri kabul etmesiyle sona erdi. 

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, kamuoyunda Türk aile yapısına uygun olmadığı yönünde eleştiri alan bazı program ve dizilerin incelemeye alındığını açıkladı. RTÜK bünyesinde oluşturulan bir ekibin yayınlarla ilgili bir araştırma yaptığını duyuran Prof. Dr. Davut Dursun, çalışma sonucunda sunulacak rapora göre yol haritası belirleyeceklerini belirtti. RTÜK Başkanı, "Belli programların, yayınların Türk aile yapısına uygun olmadığı şeklinde sonuç çıkarsa müeyyide uygulama sistemimiz var. Gerekirse uyarı, özür dileme istenebilecek, program durdurulabilecek, para cezası verilecek." diye konuştu.

Üst Kurul tarafından hazırlanan Radyo Dinleme Eğilimleri Araştırmasının sonuçlarını açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını cevaplayan Prof. Dr. Davut Dursun, özellikle Aşk-ı Memnu dizisiyle ilgili çok sayıda şikayet geldiğini kaydetti. Bu rahatsızlığı göz ardı edemeyeceklerini belirten Dursun, eleştirilerin haklı olup olmadığının da araştırma sonucunda ortaya çıkacağını aktardı. Aşk-ı Memnu dizisine en son 14 Ocak'ta bir ceza verdiklerini ifade eden Dursun şöyle konuştu: "Üst Kurul çoğunluk oyuyla o dizideki bazı sahnelerin Türk aile yapısına uygun olmadığına karar vermişti. Bugün basındaki eleştirilere bakıldığında konunun saptırılıp ihanet vs. ahlak alanına çekildiğini görüyorum. Ahlakla ilgili bir tartışma söz konusu değil. Türk aile yapısına uygunluk açısından tartışma söz konusu. Ceza da zaten Türk aile yapısına uygun olmadığı açısından verilmiştir. Eleştirilebilir kuşkusuz ama bizim kararlarımız idari kararlardır. Bunun yanlış olduğunu düşünen yayıncılar bunu idare mahkemesine götürürler. Haklı olduğuna karar verirse mahkeme biz cezayı kaldırırız."

5 kişiden 3'Ü düzenli radyo dinliyor

RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, İstanbul Dedeman Oteli'ndeki toplantıda, halkın radyo dinleme alışkanlığını tespit etmek amacıyla yapılan araştırmanın sonuçlarını da açıkladı. 2 bin 600 kişinin katıldığı Radyo Dinleme Eğilimleri 2 Araştırması'nın sonuçlarına göre Türkiye'de her 5 kişiden 3'ü düzenli olarak radyo dinliyor. Günde ortalama 4,18 saatle Güneydoğulular ilk, Karadenizliler ise son sırada yer alıyor. Hafta içi günde ortalama 3,4 saat radyo dinlenirken bu süre hafta sonu düşüyor. Radyonun en yoğun dinlendiği saatler hafta içi 09-12.00, hafta sonu 12.00 ile 15.00 arası. Televizyonların en çok izlendiği akşam saatlerinde radyo dinleme oranı azalıyor. Saat 21.00'e kadar radyo dinleyenlerin oranı yüzde 26,5 iken bu oran saat 24.00'e kadar yüzde 18,2'ye iniyor. Radyo kanalları yüzde 62 ile en fazla evde dinleniyor. En çok takip edilen radyo yüzde 32,7 ile Kral FM. Bunu yüzde 30,5 ile TRT FM izliyor. Üçüncü sırada ise yüzde 10,3 ile Power Türk var.


Tarım Bakanlığı'ndan tarıma son darbe!
Uluslararası Para Fonu (İMF) ve Dünya Bankası (DB) eliyle yürütülen istikrar ve kemer sıkma proğramlarıyla iyice güçten düşen tarımımız; “Tarım Ve Gıda Bakanlığı Yasa Tasarısı” ile son darbeyi yemek üzere!

Hükümet 31 Aralık 2009 günü Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nı reorganize edecek olan "Tarım ve Gıda Bakanlığı Yasa Tasarısı"nı Parlamentoya sundu. Avrupa Birliği isteklerini yerine getirme telaşından olsa gerek çok aceleye getirilmiş, yer yer çeviri kokan tasarı; ülke tarımına son darbeyi vuracak özelliktedir.

Bu tasarı yetki ve kavram kargaşası yaratacak bir yasa tasarısı durumundadır. "Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü" ve "Hayvancılık Genel Müdürlüğü" olarak iki müdürlük varken; bitki ve hayvanlarla ilgili pek çok alan "Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü"ne atfedilmiş. Yine Bitkisel ve hayvansal gıdanın kontrol ve denetiminin yanısıra Tarımsal ilaçlar ve bitki-hayvan hareketleri gibi çok farklı ve geniş alan bir araya getirilmiş durumdadır. Bü müdürlük bu yükü nasıl kaldırır? Tasarıyı hazırlayanlar düşünmemiş, bari biz düşünelim!
 
Bakanlığın adında köy ve köyü hatırlatacak bir ibareye rastlayamazsınız. Önce "Köy Hizmetleri"ni kapattılar; şimdi de "Köyişleri" adını kaldırıyorlar. Böylece köylü bir ülke olmaktan kurtuluyoruz! Buna "Tarım Bakanlığı"mız da ayak uyduruyor. Daha önceleri "Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı" vardı. Şimdi de Tarım Ve Gıda Bakanlığı"mız olacak! Gözümüz aydın! "Gıda", "Tarım"ın dışında mı diye soran olmadı mı acaba?
 
"Rekabetçi bir tarım sektörünün oluşması"nı sağlayacak bir yasa olarak sunulan tasarı; küçük üreticileri tasviye eden yüksek girdileri nasıl aşağı çekeceği konusunda nasıl bir planlama yapılacağından sözetmiyor. Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanan üreticilerin bu yükün altından nasıl kalkacağını açıklamıyor. Pamukta kilograma160 cent destek alan ABD'li üreticiyle ülkemizdeki pamuk üreticisinin nasıl rekabet edeceğinden hiç söz edilmiyor.

"Tarım ve Gıda Bakanlığının teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları"nı düzenleyecek yasa ile mevcut bakanlığın görev yetki alanında olup da uzun süredir fiili olarak yapılmayan tarımsal yayım, üretim ve denetim gibi alanları özelleştirme ve taşeronlaşmaya açıyor. 3. Madde (8). Fıkrada "Bakanlık, bu Kanunda sayılan hizmetleri daha etkin ve verimli olarak yerine getirmek amacıyla hizmet satın alabilir." deniyor. Bu taşeronlaştırmanın kendisidir. Üreticileri; kâr hırsıyla uluslarası şirketlere veya yerli uzantılarına köle edeceği gibi; mevcut çalışanların da işgüvencesini ellerinden alacaktır. Bunu çıkarılması beklenen kamu personel yasasıyla birlikte düşündüğümüzde kamuda çalışan işçi ve memurların hemen hemen tamamının iş güvencesinden yoksun bırakılabileceği unutulmamalıdır. 4C'ye karşı Tekel işçilerinin Ankara'nın ayazında yürüttükleri mücadele bu açıdan çok önemlidir. Ya kazanacaklar ya da herkes 4C'li olabilecektir.
 
Tarım Ve Gıda Bakanlığı; ülkemizdeki tarımın sorunlarını sosyal devletin gereği olarak çözmeyi hedeflemek yerine "insandan önce kâr" dürtüsüyle hareket eden uluslararası tohum, ilaç ve gübre tekellerinin yağma ve talanına açan bir bakanlık olarak yeniden şekilleniyor. Ülke ihtiyaçları doğrultusunda üreticilerin korunması ve geliştirilmesi yerine Bakanlık; bir izleme ve koordinasyon merkezi haline getiriliyor.
 
Bakanlık ticari kıstaslara göre şekilleniyor. 4. Madde'de değinildiği gibi "her kademedeki yöneticileri... performans ölçütlerine ve hizmet kalite standartlarına uygun olarak yürütmek"le sorumludurlar. Performans ölçütlerine ve kalite standartlarına uyulmayan işlere girilmeyecek, personel ise gerekli uyarılardan sonra gereği yapılacaktır. Tarımın ülke için stratejik önemi ve sosyal ihtiyaçların gerektirdiği durumlarda bile performanstan taviz verilmeyecektir!
 
Bu tasarı yasalaşırsa; "Tarım Ve Gıda Bakanlığıyla" ziraatçilerin bağı kesilecek görünüyor. Hükümet bu tasarıyla kendi kadrosunu oluşturacaktır. Bir Bankacı, bir Avukat "Tarım Uzmanı" olabilecektir! (6. Madde (3). b fıkra a) bendi). Ziraat Mühendisleri de kendilerine başka iş bulurlar gayrı! Zaten pek çoğu sektör dışında çalışıyor.
 
Tanıdığım bir mobilya ustası “ne kadar usta” olduğunu anlatmak için “Ağaçtan adam yaparım” derdi. Yani bakanlık ise “ağaçtan” olmasa da hukukçu, siyasalcı, iktisatçı, işletmeci ve idari bilimcilerden “Tarım Uzmanı” yapmaya kararlı görünüyor. Ne diyelim? Kolay gelsin?
Bu durumda ülkemizde Ziraat Fakültelerine ihtiyaç kalır mı? Bunu da Fakültelerimiz değerlendireceklerdir.
 
Ülkede tarımsal arazilerin tarım dışı kullanılarak tahrip edilmesinin yanısıra emperyalist tekellerin verimli alanlarda edindikleri topraklar önemli bir sorundur. Tasarı toprağın ve su kaynaklarının korunmasını da es geçmiştir.
 
Yasa küçük üreticilerin birlikler ve kooperatifler yoluyla örgütlenmesinin desteklenmesine gereksinimi varken "... kooperatif, birlik ve diğer üretici örgütlerinin kurulmasına izin vermek; kooperatif, birlik, oda, üretici örgütleri ve bunların iştiraklerini denetlemek, bunların eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olarak sonuçlandırılması için gerekli tedbirleri almak"la yetinmektedir. (Madde 1) d) bendi 3. Fıkra.)
 
Uluslararası Para Fonu (İMF) ve Dünya Bankası (DB) eliyle yürütülen istikrar ve kemer sıkma proğramlarıyla iyice güçten düşen tarımımız; “Tarım Ve Gıda Bakanlığı Yasa Tasarısı” ile son darbe yi de yiyecektir.
 
Eğer birleşip karşı koyamazsak! Eğer üreticiler, işçiler ve emekçiler hepimiz TEK-EL olmaz isek
!

ÇETKODER BAŞKANI KONUŞMA YAPIYOR...

FW: ÇETKODER GENEL BAŞKANI MUSTAGA GÖKTAŞ G.ANTEPTE GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ:

 

ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (ÇETKODER) GENEL MERKEZİ ADINA AŞAĞIDAKİ YASAL HAKLARINIZ VE TÜKETİCİ İÇİN ÖNEMLİ BİLGİLERİ SİZLERE SUNUYORUM.

 

Değerli Arkadaşlar,

Vatandaşımızın bilinçlenmesi ve toplumsal kalkınmaya yönelik yaptığımız çalışmalar içinde görüyoruz ki, vatandaşımızın çoğunda halen bilgi eksikliği var. Yasalardan kanunlardan doğan hak ve sorumluluklarının farkında olmayan birçok vatandaşımız var.

Bu nedenle her biri birer tüketici olan vatandaşımızın bilgilenmesi ve toplumsal kalkınmamız adına Tüketicilerimizi uyaran ve yasal haklarını aktaran hususlarda sizlere bir kez daha aktarıyorum.

 

AYIPLI HİZMET

Bir hizmet karşılığında ödemede bulunduysanız. (örneğin kuru temizleme, ayakkabı tamiri, kargo hizmeti, kuaförde aldığınız hizmetler gibi) o hizmetin tam olarak yerine getirilmesini isteme hakkına sahipsiniz demektir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre, satın aldığınız hizmet reklâm ilanlarda belirtilen, hizmeti sunan tarafından size vaat edilen, sözleşmede yazılı olan standartlarına ya da teknik kurallarına uygun değilse, yararlanma amacı bakımından değerini ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeriyorsa ayıplı hizmet demektir.

 

HAKLARINIZ

Satın aldığınız hizmetin açık ayıp taşıdığını anlamanız halinde, hizmetin yerine getirildiği tarihten itibaren 30 gün içinde durumu sağlayıcıya bildirmeniz gerekmektedir. Daha uzun bir süre için garanti verilmemiş ise ve ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile ayıplı hizmetten dolayı yapılacak talepler, hizmetin yerine getirilmesinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabiidir. Örneğin çatınızı tamir ettirdikten sonra yağmur yağdığında çatınız yine akıyorsa.

Bu durumda,

1-     Ödediğiniz bedelin iade edilmesini,

2-     Hizmetin yeniden görülmesini,

3-     Ayıp oranında bedel indirimini isteme

Haklarınız vardır.

Hizmeti sunan sağlayıcı, sizin seçtiğiniz talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Hizmet sağlayıcı, bayi, acenta ya da kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu zarardan sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmesi, bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

 

AYIPLI HİZMETİN NEDEN OLDUĞU ZARARLAR

Bu haklarınızdan biri ile birlikte ayıplı hizmetin neden olduğu bir zarar varsa, bu zararın tazmin edilmesini de isteyebilirsiniz. Uğradığınız zararlardan dolayı tazminat talebiniz ise 3 yıllık zamanaşımına tabidir. Bunlar sizin yasal haklarınızdır ve hangisini kullanacağınıza sağlayıcı değil, siz karar vereceksiniz.

 

SORUMLULUKLAR

Hizmet alımında, mümkünse yazılı bir sözleşme yapınız ve bir nüshasını mutlaka alınız. Verilen hizmetin ayıplı olduğunu anladığınızda, hizmeti satın aldığınız firmaya başvurarak şikâyetinizi sözlü veya yazılı olarak bildiriniz.

 

ÇÖZÜM ORGANLARI

Satın aldığınız hizmetle ilgili şikâyetlerinizin çözümlenmesinde zorlanıyorsanız, sağlayıcıya hakem heyetine gideceğinizi söyleyiniz. Hizmeti sunan yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, ikamet ettiğiniz veya hizmeti satın aldığınız yerdeki,

*Tüketici sorunları hakem heyetlerine,

*Tüketici mahkemelerine

Şikâyet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, reklam örneği, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı Dilekçenizde,

*satın aldığınız hizmetin ne olduğunu, özelliklerini,

*hizmetin ne zaman ve nerede verildiğini,

*ne kadar para ödediğinizi,

*sorunun ne olduğunu,

*hizmeti sunan sağlayıcıya durumu ilettiğinizde ne ler olduğunu,

*ne yapılması istediğinizi anlatın.

Dilekçenizin yerine ulaştığından emin olmak için ise özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.

 

TAKSİTLE SATIŞ SÖZLEŞMELERİ

Satın almak istenilen mal ya da hizmetin fiyatı yükseldikçe, taksitle yapılan satışlara da rağbet artmaktadır. Ancak taksit sayısı arttıkça, ödeyeceğiniz faiz miktarı da artacaktır. 4077 sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanuna göre, bedelin en az iki taksitle ödendiği, mal ya da hizmetin sözleşmenin düzenlendiği anda teslim edildiği alışveriş türü taksitli satıştır. Taksitli satışlarda en çok karşılaşılan sorunların başında; sözleşmelerde ödeme miktarı, taksit miktarı, faiz, gecikme faizi, vade sayısı gibi bölümlerin boş bırakılması gelmektedir. Bu bölümlerin satıcı ile uzlaştığınız şekilde doldurulmuş olmasına dikkat edin.

 

HAKLARINIZ

Taksitli alışveriş yapacaksanız, mutlaka yazılı bir sözleşme imzalayın, sözleşmenin bir nüshasını alın ve sözleşme metnini iyi okuyun. Sözleşme metninin en az 12 punto ve koyu siyah harflerle düzenlenmesi zorunludur. Ödeme planı gibi sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan bir takım belgeler varsa bunları istemeyi unutmayın. Sözleşmeden ayrı olarak bir senet düzenlenecekse, her bir taksit için ayrı ayrı ve nama yazılı senet imzalayın. Yaptığınız ödemeler için mutlaka makbuz alın. Bu tür sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı düşecek şekilde ve tüketici aleyhine sonuç doğuracak haksız şartlar doğurabilir, ancak bu hükümler geçersizdir. Borçlandığınız toplam miktarı önceden ödeme hakkınız vardır. Bir taksit miktarından az olmamak üzere bir veya daha fazla taksit ödemesinde de bulunabilirsiniz. Bu durumda satıcı ya da hizmet sağlayıcı ödenen miktara göre faiz indirimi yapmak zorundadır.

 

SÖZLEŞMEDE BULUNMASI GEREKEN ASGARİ KOŞULLAR

Taksitli alış-veriş yapacaksanız sözleşmenizde;

-          Malın veya hizmetin vergiler dâhil peşin satış fiyatının,

-          Vadeye göre faiz ile birlikte ödenecek toplam satış fiyatının,

-          Aylık veya yıllık faiz oranı ile gecikme faizi oranının,

-          Ön ödeme tutarının,

-          Ödeme planının yazılı olmasına dikkat edin.

Taksitli satışlarda, gecikme faiz oranı, sözleşmede belirlenen faiz oranının yüzde 30’unu geçemez.

 

ÇÖZÜM ORGANLARI

Taksitle yaptığınız alışverişte, sözleşme nedeniyle bir uyuşmazlığınız olursa, örneğin sözleşmede yazılı olandan farklı bir faiz oranı uygulanır, ödeme planınız değiştirilir ya da toplam ödeme yaptığınız veya birden fazla taksiti ödediğiniz halde gerekli indirim faizi yapılmaz ise ikamet ettiğiniz veya malı satın aldığınız yerdeki

-          Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine

-          Tüketici Mahkemelerine

Şikâyet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı dilekçenizde,

-          Taksitli alışverişinizi nerede ve ne zaman yaptığınızı ve ne kadar para ödediğinizi,

-          Sorunun ne olduğunu,

-          Satıcıya ya da hizmet sağlayıcıya şikâyetinizi ilettiğinizde neler olduğunu,

-          Ne yapılmasını istediğinizi anlatın.

Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için her zaman söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.

 

DEVRE TATİL SÖZLEŞMELERİ 

En uygun imkânlarla tatil yapmak, bu tatil süresince de yaptığınız sözleşme ve ödemeye uygun olarak sorunsuz bir tatil geçirmek hakkınızdır. Son düzenlemelerle, devre tatil, sözleşmelerinde tüketicilerin korunma alanı genişletilmiştir. Devre tatil sözleşmelerinde, en az 3 yıl süreyle, yıl içinde bir haftadan az olmak üzere, belirli bir dönem için tatil amaçlı bir taşınmazın kullanım hakkının devri söz konusudur. Bu tür bir sözleşmeyi imzalamadan önce, sağlayıcının vaat ettiği şart ve imkânlarla sözleşmenizde yer alan şart ve imkânları karşılaştırınız. Size gösterilen katalog, film ve benzeri malzemeyle yetinmeyiniz. Araştırma yapınız. Tanıtım broşürü isteyiniz, sözleşmeye aksi yazılmadıkça, broşürde yer alan şartlarda değişiklik yapılamaz.

 

HAKLARINIZ

Sözleşmenizi mutlaka yazılı olarak yapınız ve bir nüshasını alınız. Sözleşmenizde ödeme miktarı, taksit miktarı, faiz, gecikme faizi, vade sayısı gibi bölümlerin doldurulmuş olmasına dikkat edin. Sözleşme metni en az 12 punto ve koyu harflerle basılı olmalıdır, iyi okuyunuz, aceleye getirmeyiniz. Sözleşmenin ayrılmaz parçası olacaka bir takım belgeler varsa, bunları da isteme hakkınız vardır. Sözleşmeyi imzaladıktan sonra 10 gün içinde her hangi bir gerekçe göstermeden, hukuki ve cezai bir sorumlulukta yüklemeden cayma hakkınız bulunmaktadır. Bu süre dolmadan sizden herhangi bir ödeme yapmanızı ya da sizi borç altına sokacak bir belge isteyemezler. Ancak, sözleşmeyi devre tatile konu olan tesisten yaptıysanız, ödeme yapmanız ya da sizi borç altına sokacak belge imzalamanız istenebilir. Cayma hakkınız ise geçerlidir. Sözleşmede yer alması gereken asgari koşullardan biri eksikse bu durumu üç ay içinde sağlayıcıya bildirin. Bu süre içinde eksiklik giderilmezse sözleşme kendiliğinden sona erer. Bu durumda yaptığınız bir ödeme varsa, satıcı, sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 10 gün içinde size paranızı iade etmekle yükümlüdür. Hiçbir cezai şart uygulamaz veya tazminat istenemez. Sözleşme metninde veya başka bir belgede, haklarınızdan feragat ettiğinize ilişkin ya da satıcının yükümlülüklerini sınırlayan kayıtlar ile iyi niyete aykırı tüketici aleyhine haksız şartlar geçersizdir. Böyle bir durumda karşılaşırsanız satıcıya bu tür bir kaydın “geçersiz olacağını” ve Hakem Heyetine başvuracağınızı hatırlatın.

 

SÖZLEŞMEDE BULUNMASI GEREKEN HÜKÜMLER

Devre tatil sözleşmesinde

-          Sözleşme konusu hakkın niteliği, kapsamı ve kullanım koşulları,

-          Taşınmaz fiili ve yeri,

-          İnşaat halinde ise durumu ve tamamlanma tarihi,

-          Tamamlanamaması halinde her türlü ödemenizin yasal faiziyle iade edileceğine ilişkin taahhüt,

-          Taşınmazın bakım ve onarımı ile yönetim ve idaresinin ne şekilde olacağı,

-          Yararlanacağınız yüzme havuzu, sauna ve benzeri ortak tesisler ile su, aydınlatma ve benzeri hizmetler ve bunlardan yararlanma şartları,

-          Sözleşmenin süresi ve tatil hakkınızı kullanacağınız dönem,

-          Devre tatil hakkınızı kullanmanız karşılığı, ödeyeceğiniz bedel, diğer hizmetler için ödeyeceğiniz bedel ve genel idari masrafların ne şekilde hesaplanacağı,

-          Devre tatil hakkınızı devredip edemeyeceğiniz,

-          Sözleşmede belirtilenler dışında, herhangi bir ödemeye ve yükümlülüğe yol açılmayacağı,

-          Cayma hakkınız ve bunu ne şekilde kullanabileceğinize,

-          Sözleşmenin imzalandığı yer ve tarihe ilişkin bilgilerin bulunmasına dikkat edin.

-           

ÇÖZÜM ORGANLARI

Devre tatil sözleşmesine aykırı bir durumla karşılaşır ve sorunu sağlayıcıya ilettiğiniz halde çözüm sağlayamazsanız, uyuşmazlık konusu miktara göre ikamet ettiğiniz yerdeki,

-          Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine

-          Tüketici Hakemlerine

Şikâyet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı dilekçenizde,

-          Sözleşmeyi ne zaman nerede imzaladığınız,

-          Ne kadar para ödediğinizi,

-          Sorunun ne olduğunu,

-          Sağlayıcıya şikâyeti ilettiğinizde neler olduğunu,

-          Talebinizin ne olduğunu belirtin.

Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için her zaman söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.

 

PAKET TUR SÖZLEŞMELERİ

Paket tur ya da paket tatiller, seyahat acenteleri veya tur şirketleri tarafından düzenlenen, ulaşım, konaklama gibi hususların fiyatlara dahil olduğu ve 24 saatten uzun bir süreyi kapsayan veya gecelik konaklamayı içeren bir turistik hizmet türüdür. Bir paket tura katılmak istiyorsanız, seyahat acentesinden tanıtım amaçlı bir broşür isteyiniz. Tur başlamadan önce bir yazılı sözleşme yapılması zorunludur. En az 12 punto siyah koyu harflerle basılmak zorunda olan sözleşmenizin bir nüshasını isteyin. Bu tür sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı olarak tüketici aleyhindeki haksız şartlar geçersizdir. Sözleşme imzalanmadan önce hareket, dönüş tarihleri ve saatleri ile kesintiler dahil paket turun süresinin size uyup uymadığından emin olunuz. Hareketten önce, tur sırasında bir sorun çıkması halinde başvurabileceğiniz temsilcinin adı, adresi, telefon numarası ya da yerel bağlantı noktalarındaki temsilcilerle ilgili bilgileri alınız.

 

HAKLARINIZ

Sözleşmede öngörülen fiyat (liman ve havaalanına iniş vergileri gibi harç ve ücretler ile döviz kurlarından kaynaklanan değişiklikler hariç) ve koşullar değiştirilemez. Değişiklik halinde her hangi bir tazminat ödemeden sözleşmeden cayma hakkınız vardır. Bu durumda acente paranızı 10 gün içinde iade etmek zorundadır. Paket tura devam etmeniz mümkün değilse, hareketten en az 7 gün önce acenteye bildirerek, tüm koşulları yerine getiren bir üçüncü kişiye devredebilirsiniz. Ancak bu durumda, siz ve devrettiğiniz kişi, bakiye tutarının ve devirden dolayı ilave masrafların ödenmesinden müteselsilin sorumlu olacaktır. Turun için ya da gereği gibi yerine getirilmemesi halinde, hizmetin yerine getirilmesi gereken ya da yerine getirildiği tarihten itibaren 30 gün içinde durumu acentenize bildirmeniz gerekir. Sözleşmenin acente tarafından fesh edilmesi halinde de bedel 10 içinde iade edilmek zorundadır. Tüketicinin uğradığı zararı tazmin hakkı doğar.

 

ALTERNATİF DÜZENLEME

Paket tur sırasında, seyahat acentesinin sözleşmede belirtilen biri veya bir kaçını yerine getirmemesi ya da yerine getiremeyeceğinin anlaşılma sı halinde, size ilave maliyet getirmeyen alternatif bir düzenleme yapılmasını isteyebilirsiniz. Bu durumda, acente sözleşmede yer alan hizmet ile sunulan hizmet arasındaki farkı tazmin etmek zorundadır. Ancak, bu alternatif düzenlemeyi kabul etmek zorunda değilsiniz. Bu durumda da acente, sizi hareket yerine veya kabul edeceğiniz her hangi bir dönüş noktasına dönmeniz için eşdeğerde ulaşım imkânı sağlamakla yükümlüdür. Böyle bir durum da başınıza gelirse, acente yaptığınız tüm ödemeleri 10 gün iççinde ödemek, gerekli hallerde zararınızı da tazmin etmek zorundadır.

 

SÖZLEŞMEDE BULUNMASI GEREKEN ASGARİ UNSURLAR

Tur başlamadan önce sözleşmenizde,

-          Sözleşme taraflarının, isim, unvan, açık adres ve telefonları

-          Hareket, dönüş tarihi ve saatleri ile kesintiler dâhil paket turun süresi

-          Paket tur sırasındaki duraklama yerleri ve nakil bağlantıları dâhil turun güzergahı, ulaşım araçlarının cinsi, konaklama yeri ve sınıfı, bunların süreleri, yemek öğün sayısı, varsa rehber ücret ile paket tura dâhil diğer hizmetlere ilişkin bilgiler

-          Paket tur öncesi ve paket tur sırasındaki fesih koşulları,

-          Seyahat acentesinin kusuru veya sözleşmeye kısmen veya tamamen uymaması halinde ödeyeceği tazminat ile ödenmiş olan paranın iadesine ilişkin bir taahhüt

-          Mücbir sebep sayılan haller ve bu hallerde tarafların hak ve sorumlulukları,

-          Paket turun YTL (Yeni Türk Lirası) olarak vergiler dahil fiyatı ve ödeme şekli,

-          Vadeye göre faiz ile birlikte ödenecek YTL olarak toplam satış fiyatı,

-          Faiz miktarı, faizin hesaplandığı yıllık oran ve sözleşmede belirtilen faiz oranının yüzde 30 fazlasını geçmemek üzere gecikme faizi oranı,

-          Peşinat tutarı,

-          Ödeme planı,

-          Borçlunun temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları yer alır.

Tüketici Mahkemeleri ise her il ve ilçenin Adliye binalarında bulunmaktadır.

 

KAMPANYALI SATIŞ SÖZLEŞMELERİ

Gazete, radyo, televizyon ilanı ve benzeri yollarla duyurularak yapılan kampanyalı satışlar, teslimatın daha sonra yapılacak olması nedeniyle tüketiciler için risklidir.

Özellikle fiyatı yüksek olan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar ile otomobil, minibüs ve motosiklet gibi araçlar için düzenlenen kampanyalı satışlarda mutlaka Kampanyalı Satış İzin Belgesi’nin olup olmadığı kontrol ederek, sözleşme yapın.

Bu tür sözleşmelerin yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur.

En az 12 punto ve siyah koyu harflerle basılmış olan sözleşmenizi iyi okuyun ve bir nüshasını alın.

Ödeme planı gibi sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde bir takım belgeler varsa, onları da istemeyi unutmayın.

Bu tür sözleşmelerde iyi niyet kuralına aykırı olarak ve tüketici aleyhinde sonuç doğuracak haksız şartlar varsa bu hükümler geçersizdir. Sözleşme imzalandıktan sonra, içeriğinin tüketici aleyhine değiştirilemeyeceğini de unutmayın.

 

HAKLARINIZ

Kampanyalı satışlarda malın teslimi ya da hizmetin yerine getirilme süresi, sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 12 ayı geçemez. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar ise 30 aydır.

Kampanyalı satış sözleşmesini imzaladıysanız, malı teslim alacağınız tarihe kadar yaptığınız ödemelerinizi satıcı sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorundadır.

Satıcı, kampanyalı satış konusu olan mal, garanti bankası, tanıtma ve kullanma kılavuzu ile satılması zorunlu mallar kapsamında ise bu belgeleri size vermekle yükümlüdür.

Kampanyadan ayrılmaya karar verirseniz, bunu noter aracılığı ya da iadeli taahhütlü mektup ile satıcıya bildirin. Satıcı, malın teslim tarihini geçmemek şartıyla, ödemiş olduğunuz tüm bedel ve kıymetli evrakı size iade etmek zorundadır.

 

SÖZLEŞMEDE BULUNMASI GEREKEN ASGARİ KOŞULLAR

Kampanyalı satış sözleşmenizde,

-          Malın veya hizmetin vergiler dâhil peşin satış fiyatının,

-          Ödeme planının,

-          Kampanya bitiş tarihinin,

-          Malın teslim tarihinin,

-          Teslimat şeklinin,

-          Temerrüde düşmeniz halinde hukuki sonuçların,

-          Malın marka, model, renk ve benzeri ayırt edici özelliklerinin

Yazılı olmasına dikkat edin.

 

TAKSİTLİ KAMPANYALI SATIŞ

Taksitli kampanyalı satışa katıldıysanız, sözleşmenizde toplam ödeme miktarı, taksit miktarı, faiz, gecikme faizi, vade sayısı gibi bölümlere dikkat edin. Bu bölümleri satıcı ile uzlaştığınız şekilde doldurulmuş olmasına dikkat edin.

Sözleşmeden ayrı olarak bir senet düzenlenecekse, her bir taksit için ayrı ayrı ve nama yazılı senet imzalayın.

Yaptığınız ödemeler için mutlaka makbuz alın.

Taksitli kampanyalı satışlarda, borçlandığınız toplam miktarı önceden ödeme hakkınız vardır. Bir veya birden fazla taksit ödenmesinde de bulunabilirsiniz. Bu durumda gerekli faiz indiriminin yapılması gerekir.

 

ÇÖZÜM ORGANLARI

Kampanyalı satış sözleşmesinde belirtilen hususlar eksik yerine getirilir yahut belirtilen tarihte mal teslim edilmezse, kampanyadan ayrılmak istediğinizi bildirdiğiniz halde o güne kadar yaptığınız ödemeyi geri almakta sorun çıkar ya da ödemenizden kesinti yapılması gibi bir durumla karşılaşırsanız ikamet ettiğiniz yerdeki,

-          Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine,

-          Tüketici Mahkemelerine

Şikayet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı dilekçenizde,

-          Kampanyalı satışa nerede ve ne zaman katıldığınızı ne keder para ödediğinizi,

-          Sorunun ne olduğunu,

-          Satıcıya ya da hizmet sağlayıcıya şikâyetinizi ilettiğinizde neler olduğunu,

-          Ne yapılmasını istediğinizi anlatın.

Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.

 

KAPIDAN SATIŞLARDA NE YAPMALISINIZ HAKLARINIZ NELERDİR (7)

Satıcının evinize ya da işyerinize gelerek yaptığı satışlara kapıdan satış olarak adlandırılmaktadır. Bu tür alışverişlerinizde, kapıdan satış firmanın, Kapıdan Yetki Satış Belgesi olup olmadığını kontrol edin. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen bu belgeler bu yıl geçerlidir. Mutlaka yazılı bir sözleşme yapmaya özen gösterin. Sözleşmenin bir nüshasını alın, sözleşme tarihinizi kendi el yazınızla yazın. Eğer satıcı geçmiş gün tarihi yazmanızı teklif ederse, kesinlikle kabul etmeyin. Sipariş vermediğiniz halde evinize gönderilen malları kabul etmeyin, çünkü daha sonra bu mallar için ödeme yapmak zorunda bırakılabilirsiniz.

 

HAKLARINIZ

Kapıdan satışlarda malı teslim aldığınız tarihten itibaren 7 gün içinde kabul etmekte ya da hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbestsiniz. Bu süre dolmadan sizden her hangi bir isim altında ödeme yapmanız veya sizi borç altına sokacak bir belge imzalamanız istenemez. O yüzden, 7 günlük süreyi kullanın, tam olarak karar vermeden bir ödeme yapmayın. Kapıdan satışlarda mal ve hizmetin, sözleşmede belirtilen fiyat, nitelik, miktar ve sürelere uygun olarak teslim ya da yerine getirilmesi zorunludur. Buna aykırı davranılması halinde satıcı, bayi, acente, temsilci, üretici, ithalatçı ve varsa kredi veren müteselsilin sorumludur. Taksitli ve kapıdan satışlarda, sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senedin her bir taksit için ayrı ayrı olarak şekilde ve nama yazılı olarak düzenlenmesini isteyin.

 

SORUMLULUKLARINIZ

Yaptığınız yazılı sözleşmeyi iyi okuyunuz, bir nüshasını alın. Bu sözleşme metinlerini en az 12 punto büyüklükte ve koyu harflerle basılmış olması gerekir. Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan bir takım belgeler varsa (örneğin ödeme planı) bunları da isteyin. Sözleşmenin ilk sayfasında hiçbir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin 7 gün içinde “cayma hakkınız” bulunduğunuzu belirten ibrenin bulunup bulunmadığını kontrol edin. Bu ibrenin 16 punto koyu siyah harflerle yazılmış olması zorunludur.

Sözleşmenizde,

-          Malın veya hizmetin teslim tarihi,

-          Vergiler dâhil peşin satış fiyatı,

-          Mal veya hizmetin nitelik ve niceliğine ilişkin açıklayıcı bilgilerin,

-          Cayma hakkınızı kullanmak isterseniz, bu bildirimi yapacağınız yerin açık adresinin, yer alıp almadığını kontrol edin.

Satıcı tarafından önceden hazırlanan standart sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olabilecek şartlar varsa ve bunlar sizinle müzakere edilmemiş ise sözleşmenin bu hükümleri geçersizdir. Cayma hakkını kullanmak istemeniz durumunda, her hangi bir şekil şartına bağlı kalmaksızın talebinizi satıcıya bildirin. Satıcı, sizin cayma bildiriminiz kendisine ulaştığı andan itibaren20 gün içinde malını almakla yükümlüdür.

 

ÇÖZÜM ORGANLARI

Satın aldığınız mal ya da hizmet ile ilgili şikâyetinizin çözümlenmesinden zorlanıyorsanız, satıcıya ya da hizmet sağlayıcıya Hakem Heyetine gideceğinizi söyleyin. Satıcı ya da sağlayıcı yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, ikamet ettiğiniz veya mal ya da hizmeti satın aldığınız yerdeki

-          Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine,

-          Tüketici Mahkemelerine,

Şikâyet konusu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, garanti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı dilekçenizde,

-          Satın aldığınız mal ya da hizmetin ne olduğunu, özelliklerini,

-          Malın ne zaman teslim edildiğini ya da hizmetin nerede ve ne zaman verildiğini,

-          Ne kadar para ödediğinizi,

-          Sorunun ne olduğunu,

-          Satıcıya ya da sağlayıcıya durumu ilettiğinizde neler olduğunu,

-          ne yapılmasını istediğinizi anlatın,

Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.

 

MESAFELİ SÖZLEŞMELER

Yazılı, görsel ve elektronik ortamda ya da diğer iletişim araçları kullanılarak, satıcı ya da sağlayıcı ile yüz yüze gelmeden yaptığınız alışverişler mesafeli sözleşme olarak adlandırılır. Gazete, dergi, televizyon ya da internet satışa sunulan malların boyutları, renk ve modelleri, kullanım şekli gibi hususlarda göz aldanması olabilmektedir. Bu nedenle, ön bilgileri doğru ve eksiksiz olarak aldığınızdan emin olun. Mal size teslim edilmeden ya da hizmet yerine getirilmeden önce b.u bilgileri içeren yazılı bir onay alın. Ancak o zaman sözleşmeyi imzalayın. Bu sözleşmelerin en az 12 punto ve koyu harflerle düzenlenmesi zorunludur. Sözleşmenin yazılı olarak yapılması ve bir nüshasının size verilmesi gerekir. Sözleşmenin ve ön bilgilerin teyidine ilişkin yazılı belgenin birer nüshasını imzalayarak alın. Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde bir takım belgeler varsa, bunları da isteyin.

 

HAKLARINIZ

Mal satışına ilişkin mesafeli sözleşmelerde, tüketicinin hiçbir cezai ve hukuki sorumluluk üstlenmeksizin ve bir gerekçe göstermesine gerek olmadan 7 gün içinde cayma hakkı  vardır. Hizmet alımı ile ilgili sözleşmelerde, cayma hakkı sözleşmenin imzalandığı tarihte başlar. Hizmet 7 gün dolmadan yerine getirilecekse, tüketiciler hizmetin başlayacağı tarihe kadar cayma hakkını kullanabilir. Tüketici bin ön ödeme yaptıysa ve sonradan cayma hakkını kullanmışsa, bu miktar kendisine 10 gün içinde iade edilmek zorundadır. Elektronik ortamda anında ifa edilen hizmetler ve tüketiciye anında teslim edilen mallara ilişkin sözleşmelerde bu cayma hakkı geçerli değildir. Tüketicinin özel istekleri doğrultusunda üretilen ya da üzerinde değişiklik yapılan mallarda da tüketicinin cayma hakkı yoktur. Cayma hakkınızı kullandıysanız, satıcı 20 gün içinde malı geri almakla yükümlüdür.

 

SORUMLULUKLAR

Satıcıya da sağlayıcı, siparişin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç 30 gün içinde size malı teslim etmek ya da hizmeti sunmak zorundadır. Bu süreyi, size yazılı olarak bildirmek şartıyla en geç 10 gün uzatabilir.

 

KAPSAM DIŞI SÖZLEŞMELER

-          Banka, sigorta ile ilgili,

-          Otomatik satış makineleri, halka açık jetonlu telefonlar ve açık artırma yoluyla akdedilen sözleşmeler,

-          Gıda, içecek ve günlük tüketim için tüketicinin evine veya işyerine düzenli olarak sağlanan malların tedariki,

-          Sağlayıcının üstlendiği barınma, uylaşım, yemek tedariki, sportif ve kültürel faaliyetler ve eğlence hizmetlerini özel bir günde veya sürede tedarik etmesine ilişkin hükümler içeren sözleşmeler kapsam dışıdır.

-           

ÇÖZÜM ORGANLARI

Mesafeli sözleşme sonucu ortaya çıkan şikâyetinizi öncelikli sözleşme yaptığınız kuruluşa iletin. Sorun çözümlenmediği takdirde hakem heyetine başvuracağınızı da belirtin. Buna rağmen sonuç olumsuz olursa, ikamet ettiğiniz yerdeki

-          Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine,

-          Tüketici Mahkemelerine,

Şikayet konusu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (fatura, fiş, fgaranti belgesi, satış sözleşmesi vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı dilekçenizde,

-          Ne zaman hangi koşullarda sözleşme yaptığınızı,

-          Ödediğiniz tutarı ve ödeme planı,

-          Şikâyetinizi ilettiğinizde neler olduğunu,

-          Ne yapılması istediğinizi anlatın.

Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin.

 

TÜKETİCİ KREDİSİ

İhtiyaç kredisi, taşıt kredisi, konut kredisi, tatil kredisi, eğitim kredisi adları altında yetkili banka, özel finans kuruluşları veya finansman şirketleri aracılığı ile kullandığınız kredilerin genel adı tüketici kredisidir. Bu tür sözleşmelerin en az 12 punto ve koyu harflerle yazılmış olması zorunludur. Sizde kredi çekiyorsanız, yazılı sözleşmenizin bir örneğini mutlaka alın. Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğinde olan ödeme planının da sözleşme ile size birlikte verilmesi zorunludur. Bu tür sözleşmelerde, iyi niyet kuralına aykırı olarak ve tüketici aleyhine sonuç doğuracak haksız şartlar varsa bu hükümler geçersizdir. Sözleşme imzalandıktan sonra içeriğinin tüketici aleyhine değiştirilemeyeceğini de unutmayın.

 

HAKLARINIZ

Tüketici kredisi kullandıysanız, borçlandığınız toplam miktarı veya vadesi gelmemiş bir ya da daha çok taksiti erken ödeme hakkınız vardır. Bu durumda kredi veren sizden herhangi biri isim altında ek bir ödeme yapmanızı isteyemez. Ancak erken ödeme miktarı, asgari ödeme miktarından az olamaz.Kredinin tamamının ya da bir veya birden fazla taksitinin vadesinden önce ödenmesi durumunda, kredi veren gerekli faiz ve komisyon indirimlerini yapmakla yükümlüdür. Sözleşme metninizde, kredi faizi ve temerrüt (gecikme) faizi oranlarının yazılı olmasına dikkat edin. Faiz oranları, sözleşme süresi içinde tüketici aleyhine değiştirilemez. Gecikme faiz oranı da, sözleşmede yazılı olan kredi faizi oranının yüzde 30 fazlasını geçemez. Tüketici kredisi, belirli marka bir mal ya da hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı ya da sağlayıcı ile sözleşme yapılması şartı ile verilmişse, malın teslim edilmemesi ya da hizmetin yerine getirilmemesi halinde, kredi veren tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumludur. Kredi verenin ödemeleri, bir kıymetli evraka bağlanması ya da krediyi kıymetli evrak kabul etmek suretiyle teminat altına alması yasaktır. Kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, borcun ödenmesini kefilden isteyemez.

 

ÇÖZÜM ORGANLARI

Tüketici sözleşmesinde yer alan hususlara aykırı bir durum ortaya çıktığında, sorununuzu ve şikâyetinizi öncelikle kredi veren kuruma yazılı olarak iletin. Sorun çözümlenmediği takdirde hakem heyetine başvuracağınızı da belirtin. Buna rağmen sonuç olumsuz olursa, ikamet ettiğiniz yerdeki

-          Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine

-          Tüketici Mahkemelerine

Şikâyet konusunu içeren bir dilekçe ve ekinde konuya ait belgelerle (sözleşme, ödeme planı vb.) başvurabilirsiniz.

Yazılı dilekçenizde,

-          Ne zaman hangi koşullarda ve ne kadar kredi kullandığınızı,

-          Ödeme planınızın ne olduğunu,

-          O zamana kadar yaptığınız taksit ödemelerinizi,

-          Şikâyetlerinizi ilettiğinizde neler olduğunu,

-          Ne yapılmasını istediğinizi anlatın,

Dilekçenin yerine ulaştığından emin olmak için daha öncede söylediğim gibi özel posta (iadeli taahhütlü) kullanmayı tercih edin. Saygı ve sevgilerimle…

 

 

MUSTAFA GÖKTAŞ

GENEL BAŞKAN

 

 

ÇETKODER GENEL MERKEZİ YAZIŞMA İÇİN:

ÇETKODER BASIN DUYURUSU İÇİN GOOGLE GRUBU:

 

ÇETKODER BİLGİ İŞLEM – BASIN BÜLTENİ İÇİN SORU-

HUKUKİ YARDIM İÇİN TEL: 0. 535.475 70 06





Ferdi Akıncı'nın Bu Haftaki Konuğu "Bulutsuzluk Özlemi"...

Türkiye Jokey Kulübü’nün fenomen programı “Yarış Magazin’in” bu hafta ki konuğu tüm üniversite gençliğinin severek dinlediği ve Türkiye'de Rock Müzik geçmişinin önemli kilometre taşlarından biri olan grup Bulutsuzluk Özlemi. Programın çekimleri grubun konser verdiği  Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde yapıldı. Nejat Yavaşoğulları ve ekibinin, unutulmayan şarkılarını seslendirdiği programda Taksim’den keyifli sokak röportajları da programa ayrı bir renk getirdi.
 
Ferdi AKINCI’nın hazırlayıp sunduğu, Yönetmenliğini Selim YİĞİT’in üstlendiği bu güzel ve keyifli  programı;  6 Şubat cumartesi akşamı 21:30 da TJK TV’de izleyebilirsiniz.
 
Ferdi Akıncı farkı ile  “Yarış Magazin” dinlendirirken, sürprizleriyle de sizleri eğlendiriyor. Kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

Tarihci Erhan Afyoncu : Gel de Osmanlı'yı Anma !!

Erhan Afyoncu, Osmanlı elçilerini ve onların ülke onuru adına yaptıklarını yazdı
Ah nerede eli sopalı o eski diplomatlarımız!
İsrail'in, Büyükelçimizi küçük düşürme girişimi Osmanlı dönemindeki cabbar-cevval elçileri gündeme getirdi.
Yabancı diplomatların Osmanlı Devleti'nin gururu ve onuruna karşı yaptıkları teşebbüsler, Osmanlı diplomatlarının tavizsiz tavırları karşısında başarılı olamamıştı.
Üçüncü Selim dönemine kadar yurtdışında daimi Osmanlı elçilikleri yoktu. Herhangi bir mesele olduğunda Osmanlı elçileri ilgili devlete gider ve işleri bittikten sonra geri dönerlerdi.

Osmanlı elçileri, yabancı ülke topraklarına girdikten sonra belirlenen güzergâh üzerinden yollarına devam ederlerdi. Her ne kadar gittikleri ülke tarafından kendilerinin emniyeti için asker, mihmandar ve tercüman tayin olunmuşsa da davranışlarında son derece bağımsız idiler. Maiyetlerine verilen tercümanların nasıl davranacaklarından askerlerin nasıl selama durmaları gerektiğine kadar her şeyi kendi anlayışları doğrultusunda düzenlerler ve aksi davranışların zuhuru halinde derhal müdahale ederek gerekli tavırları sergilerlerdi. Osmanlı elçilerinin emniyetlerini temin için yabancı devlet tarafından refakatlerine verilen askerlerin kılıçlarını çekerek selama durmalarından rahatsız olup, derhal müdahale etmişlerdi. 1748'de Viyana'ya gönderilen Osmanlı elçisi Mustafa Hatti Efendi'nin ve 1739'da Avusturya ile sınırın çizilmesine katılan Ebu Sehl Numan Efendi, böyle bir hadise yaşamış ve duruma müdahale edip sorunu çözmüşlerdi.




Mehmet Emnî Paşa da 1740'ta Rusya topraklarına girdikten sonra Rus askerlerinin yalınkılıç selam durmasından, çadırı etrafında nöbet tutmalarından, trampet ve boru çalmalarından hoşlanmamış ve bu uygulamaları kaldırtmıştı. Osmanlı elçisi o kadar etkiliydi ki çariçenin çocuğu olduğu haberini alan Ruslar, Mehmet Emnî'den izin almadan bu durumu kutlamak için top bile atamamışlardı. Rus topraklarında bir süre yol alan Osmanlı elçilik heyeti Petersburg'a nehir yolundan gitmek için gemiye bindiği zaman bir sürprizle karşılaşmıştı. Gemide haçlı bayrakları asılıydı. Osmanlı elçisi, bunun üzerine bu duruma müdahale edip, gemideki haçlı bayraklarını indirtmişti
 



Yaz saati uygulaması 28 Mart'ta başlıyor


Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla her yıl yapılan ileri saat (yaz saati) uygulaması, 28 Mart Pazar günü başlatılacak.
İŞTE YIKILAN O EVLER - FOTO ANALİZ

'Kurtlar Vadisi Filistin' geliyor

'Kurtlar Vadisi Filistin' geliyor

Pana Film, İsrail'e inat, 'Kurtlar Vadisi Filistin' ile insanlık dramını beyaz perdeye taşıyacak.

Fenomen dizi Kurtlar Vadisi Pusu'da yer alan bir sahneyi protesto için planlı olarak diplomatik küstahlık yapan İsrail'e, "Doğruları söylemeye ve yanlışları teşhir etmeye devam edeceğiz" mesajını gönderen Pana Film'den ikinci uyarı "Kurtlar Vadisi Filistin" filmiyle geldi. Dizi senaristlerinden Bahadır Özdener, "1,5-2 dakikaya hassasiyet gösteriyorlar. 1,5 saatlik Filistin'i anlatalım, bakalım ne tepki verecekler" dedi.

Bahadır Özdener, dizi ve İsrail'in hazmedemediği sahneler hakkında Canlı Gaste'de Can Dündar'a konuştu:


"Dizinin hikayesi içerisinde Amerikan-İsrail ilişkilerinin gergin olduğunu, Türkiye'nin bunun mağdur taraflarından biri olduğunu anlatmaya, Amerikan-İsrail menfaatlerinin bu sefer uyuşmadığını ve bu nedenle Türkiye'nin çatışma alanı içerisine girdiğini, Türkiye'de bazı gerçekleşen terör olaylarının arkasında Amerika ve İsrail olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Polat Alemdar'ın en yakın adamlarından Memati'nin oğlu Ali Memati bu nedenle kaçırıldı. Ve sürpriz bir şekilde İsrailli kişiler tarafından alıkonulduğu öğrenilince Polat buraya baskın yaparak çocuğu ele geçirdi. Sahnenin özeti budur.

Haliç'te boğazında ip, kanlar içinde bulundu
 

Haliç'te boğazında ip, kanlar içinde bulundu

Acil olarak hastaneye kaldırılan çocuğun dramı yürekleri dağladı...

5 yaşında Bedrettin Karaduman isimli bir çocuk, sabah saatlerinde E-5 Yolu Haliç Köprüsü üzerindeki orta refüjde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı temizlik görevlileri tarafından yerde hareketsiz bir şekilde yatarken bulundu.

Önce maket zannettikleri çocuğun yanına yaklaşan temizlik görevlileri 5 yaşındaki çocuğun kanlar içinde, boğazı çamaşır ipiyle bağlanmış ve durumunun ağır olduğunu fark etti.

Temizlik görevlileri, zaman kaybetmeden Polisi ve acil 112'i aradı. Kısa sürede olay yerine giden sağlık ekipleri küçük çocuğu Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı.

Hastane acil servisinde ilk müdahalesi yapılan küçük çocuğun sağ elinin kesik olduğu, sağ kulağından kan geldiği ve sol gözünün morardığı ve vücudunun çeşitli yerlerinde kesikler olduğu ortaya çıktı.

Küçük çocuk, hastaneye gelen polis ekiplerine kendisini ve annesini Abdal ve Fethi isminde birilerinin sürekli dövdüğünü kendisini dilendirmeye çalıştırdıklarını söylediği öğrenildi. Talihsiz çocuğun aynı amaçla babasının da kendini dövdüğünü söylediği öğrenildi.

Annesinin şu anda nerde olduğunu bilmediğini de polislere anlatan küçük çocuk babasının isminin Ahmet annesinin isminin ise Gülseren olduğunu söylediği belirtildi.

Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri küçük çocuğun bulunduğu Haliç Köprüsü üzerinde inceleme yaptılar.

Küçük çocuğu bulan temizlik görevlisi Sayyam Nida'da “temizlik yaptığımız sırada yerde hareketsiz bir şey gördük. Önce maket zannettik sonra yanına yaklaşınca bunun çocuk olduğunu fark ettik. Dövülmüş gibiydi. Durumu ağırdı. Bizde hemen 112'yi aradık" dedi.

Gazeteciler Günün Kutlu Olsun İsmail

 

Gazeteciler Günün Kutlu Olsun İsmail

Sivas'ta basın mensupları, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Kahramanmaraş'taki helikopter kazasında hayatını kaybeden İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabiri İsmail Güneş'in mezarını ziyaret etti.

 

Sivas'ta görev yapan ulusal ve yerel basın çalışanları Belediye Başkanı Doğan Ürgüp tarafından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla kent meydanında belediyeye ait kafeteryada düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi. 

Belediye Başkanı Doğan Ürgüp ve kahvaltıya katılan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı. 

Kahvaltı sonrası Belediye Başkanı Doğan Ürgüp ve basın mensupları Yukarı Tekke Mezarlığı'na giderek Kahramanmaraş'taki helikopter kazasında hayatını kaybeden İHA Muhabiri İsmail Güneş'in mezarını ziyaret etti. 

Meslektaşları için dua eden basın mensuplarının duygusal anlar yaşadığı gözlendi. Belediye Başkanı Ürgüp ve beraberindekiler helikopter kazasında yaşamını yitiren Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ve Erhan Üstünkaya'nın mezarlarını da ziyaret etti.

ERKAN ÖZKAN-SİVAS

 

 

Yüz derisini yüzüp futbol topu yaptılar


Yüz derisini yüzüp futbol topu yaptılar

Meksika’da uyuşturucu çetelerinin savaşında öldürülen bir adamın yüz derisinin futbol topuna dikildiği ortaya çıktı.


Ocak’ta kaçırılan Hugo Hernandez’in (36) cesedi parçalanmış olarak bulunmuştu. Cesedin üzerindeki notta “Mutlu yıllar, çünkü bu son yılınız olacak” yazıyordu.

 
Hernandez’in vücudundan ayrılan başı ise bir plastik torba içinde bulundu. Torbada bulunan futbol topunun üzerine de Hernandez’in yüz derisinin dikildiği belirtildi.

HABER: MYNET

2000 sonrası emekli olanlar dikkat!


2000 sonrası emekli olanlar dikkat!

SGK’da binlerce emeklinin maaşı eksik hesaplanmış olabilir.

sisteminde köklü değişiklikler yaptı. Ancak o dönemde yeni kanuna tam intibak edilememesi nedeniyle vatandaş Mustafa Dağlı’nın emekli aylığının yanlış hesaplandığı ortaya çıktı. Dağlı, iş mahkemesine dava açıp kazandı. Geçmiş yılların farkını faizi ile SGK’dan tahsil etti.

 SGK’da, 2000 yılından itibaren SSK’dan emekli olarak yaşlılık aylığı alan binlerce kişiyi heyecanlandıran bir gelişme yaşanıyor. 2000 yılında SSK’dan emekli olan bir işçi, maaşının yanlış bağlandığını farkedince, kurumun binlerce emekliyi ilgilendiren hatası da ortaya çıkarılmış oldu.

Adanalı SSK emeklisi Mustafa Dağlı, Kasım 2000 tarihinde emekli olurken kurumun kendisine yasanın öngördüğünden daha düşük oranla aylık bağladığını farketti.  Adana 2. İş Mahkemesi’ne dava açan Dağlı, yıllar süren dava sürecinin ardından davayı kazanınca, kurum Dağlı’ya eksik ödenen aylıklarının karşılığı olarak 13 bin 118 TL ödedi. Dağlı’ya ilgili dönemdeki eksiklik nedeniyle 9 bin 500 lira faiz ödendi, emekli aylığı da yükseltildi. Kurumun 1999 tarihinde aylık bağlama oranında yapılan değişiklikle ilgili hatası sonucunda, 2000’den itibaren emekli olan binlerce kişinin aynı durumda olabileceği belirtilirken, mahkemelerin onadığı Dağlı’yla ilgili karar da emsal oluşturuyor.

Arkadaşlarının durumunu da inceleyen Dağlı, bu sayede 8 arkadaşının durumunun da benzer olduğunu ortaya çıkardı ve dava açmalarını sağladı. Halen ilgili dönemdeki TÜFE farkları için kurumla davası süren Mustafa Dağlı VATAN’a şöyle konuştu:

“Eğer ben bunu farketmemiş olsaydım, hakkım olan parayı alamazdım. Kurum, vatandaşı emekli ederken ’SSK-Aylık/Gelir Bağlama Kararı’nı vermiyor. Bu durumda vatandaşlara önerim şu: Mutlaka bir iş avukatına gidip kendi durumlarını incelettirsinler ve aylıklarını hesaplattırsınlar. İddia ediyorum; 2000’den sonra emekli olanlardan, ‘Benim durumumda hata yok’ diyen varsa, yanılır.”

‘Gelir Bağlama Kararı’nı isteyin

Dağlı, yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra emekli olmuş vatandaşların ilk olarak kendi emekli aylıklarının nasıl bağlandığını, hangi bağlama oranı ve katsayının uygulanarak aylık hesaplandığını gösterir kararı kurumdan istemeleri gerektiğini söyledi. Kurum bu kararı vatandaşa vermiyor. Ancak Bilgi Edinme Kanunu kapsamında istenebiliyor.

 

 

Gazetenin haberine göre, Yunan ajanlar Vasilis Yanopulos ve Savvas Kalenderidis 1987-1998 yıllarında İzmir'de casusluk yaptı.

 

Söz konusu iki casusu "kahraman" diye tanımlayan gazetede; MİT, Yunan Ajan Kalenderidis'in Türkiye'de bir cephane fabrikasının havaya uçurulması olayında yer aldığından şüpheleniyordu. Kalenderidis hakkında ölüm emri çıkarılınca Türkiye'den kaçtı" ifadelerine yer verildi.

 

Gazete, Yanopulos ve Kalenderidis için "Ege sahillerinden Anadolu'nun derinliklerine kadar 10 yılı aşkın bir süre içinde sayısız değerli belgeye ulaştılar" diye yazdı

HABER: Mustafa EROL

mustafaerol2008@gmail.com

Bıçaklandı, gaspçıyı satırla kovaladı


Bıçaklandı, gaspçıyı satırla kovaladı

Adana'da bir kişi, 2 arkadaşı ile

birlikte girdiği markette iş yeri sahibini bıçakladı. Yaralanan iş yeri sahibi de kendisini bıçaklayan gaspçıyı satırla kovaladı.

GASPÇIYI BÖYLE KOVALADI - VİDEO


Edinilen bilgiye göre, 4 ocak 2010 pazartesi akşamı merkez Çukurova ilçesi, Belediyeevleri Mahallesi 840051 Sokak'ta bulunan Birsen Market'e saat 19.30 sıralarında gelen Volkan Ö. (26), iş yeri sahibi Seçkin Başol'dan (49) kasadaki paraları istedi. Ancak market sahibi, parasını gasp etmek isteyen Volkan Ö.'yü, yan taraftaki esnaf komşusunun oğlu olduğu için, konuşarak ikna etmeye çalıştı.

 

İkna çabaları sonuçsuz kalan iş yeri sahibi, telefonla Volkan Ö.'nün babasını ve ağabeyini aradı. Ancak Volkan Ö. ısrarla kasada 2 bin TL tutarındaki parayı istedi. Daha sonra marketten ayrılan ve Mehmet Y. (30) ve Halil İbrahim D. (22) adlı arkadaşlarıyla yeniden markete gelen Volkan Ö. parasını gasp etmeye çalıştığı iş yeri sahibi ile tartışmaya başladı. Arkadaşlarından birisi dışarıda gözcülük yaparken Volkan Ö., cebinden çıkardığı bıçakla market sahibine saldırdı. Arkadaşı araya girerek onu durdurmaya çalışsa da Volkan Ö., iş yeri sahibini omuzundan bıçakladı. Yaralanan market sahibi, yan taraftan aldığı satırla

kendisini bıçaklayan Volkan Ö.'yü kovalamaya başladı. Bu sırada dışarıda marketin önünde bir süre arbede yaşandı. Araya giren kişiler, iş yeri sahibi Seçkin Başol'un elinden satırı aldı. Volkan Ö., eline geçenleri fırlatarak marketin camlarını kırmaya çalıştı. Ardından olay yerine gelen polis ekipleri, tarafları polis merkezine götürdü.

Marketteki dehşet anları iş yerinin güvenlik kamerası tarafından dan saniye saniye görüntülendi.


15 gün rapor alan iş yeri sahibi Seçkin Başol, kendisini gasp etmeye çalışanın yan taraftaki camcı esnafın oğlu olduğunu belirterek, "Volkan dükkana geldi. Benden 2 bin lira istedi. Ben de vermek istemedim. Yanıma oturtup ikna etmeye çalıştım. Babasını, ağabeyini aradım. Ama beni dinlemedi. Parayı vermediğim için beni omuzumdan bıçakladı. İlk salladığı bıçak masaya geldi. Daha sonra ise omuzumdan bıçakladı. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Bu çocuğun ailesi benim kardeşim, arkadaşım, ağabeyimdi. Ben 4 çocuk babasıyım. Burada herkese iş verdim. Bu bana reva mıydı? Davamdan vazgeçmeyeceğim. Sonuna kadar şikayetçiyim" diyerek gözyaşlarını tutamadı.

Zanlılar ise Adana Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Zanlı Volkan Ö. ise gasp yapmadığını, sadece iş yeri sahibini taciz ettiğini söyledi.HABER: MYNET

İşte zengin olmanın şifresi
 

İşte zengin olmanın şifresi
İsrailli bir mobil güvenlik şirketi, şifreleme teknolojisini kırmayı başarana 250.000 dolar ödül vereceğini duyurdu.

 

 

İsrail'in önde gelen mobil güvenlik şirketlerinden Gold Lock, Kasım ayının sonlarına doğru kendi şifreleme teknolojisini kırabilene 100.000 dolar ödül vaat etmişti. Bununla da kalmayan güvenlik yazılımı şirketi, bu şifreleme teknolojisini kırmayı başaran kişiyi kendi bünyesinde işe alacağını duyurmuştu.

Ancak o günden bu yana ses şifreleme teknolojisinin bir türlü kırılamaması nedeniyle daha önce vaat ettiği 100.000 dolarlık para ödülünü 250.000 dolara çıkaran mobil güvenlik şirketi, bu açılımıyla adeta hacker'lara meydan okudu.

Birçok kişinin telefonlarda kullanılan güvenlik teknolojilerini çökertmeye çalıştığını ifade eden şirketin CEO'su Noam Copel, bugüne kadar hiçkimsenin bu teknolojiyi kıramadığına dikkat çekti.Ses şifrelemesi alanında kendine oldukça güvenen şirketin kullandığı bu teknoloji, telefonlara her arama yapıldığında şifreleme anahtarını yeni baştan değiştiriyor ve böylece bu şifreleme metodunun çözülmesinin önüne geçerek telefonların bir başkası tarafından dinlenebilme ihtimalini ortadan kaldırıyor.

HABER: MYNET
 



BEREN SAAT'E SEVİŞME SAHNESİ TEPKİLERİ


Aşk-ı Memnu ‘da ve çektiği filmlerdeki cesur sahneleri ile gündemden düşmeyen Beren Saat’e… ünlülerden ağır eleştiriler yağıyor. Bence bunun adı çekememezlik, kadın güzel bir kadın ve işini onnumara yapıyor, yeri geldiğinde sevişiyor, yeri geldiğinde yiyişiyor, kimene? Yani size ne oluyor onu anlamadım. Bırakın eleştireceksek biz eleştirelim.

Buyrun Ünlüler Beren Saat İçin Neler Dediler:

ARMAĞAN ÇAĞLAYAN

 

‘Bazen Beren’i omuzları falan açık gösteriyorlar ya, Allah’ım ne kötü bir cildi var, hep böyle fısır, fısır bir şeyler; insan bakamıyor… Herhalde kıza, cildinize bir şeyler sürelim demeye utanıyorlar. Oyunculuk açısından da Altın Portakallık bir oyun yok ortada, iyi bir senaryo ve cast var. Alın Beren’i o diziden Yedi Kocalı Hürmüz’de Nurgül’ün yerine koyun, olmaz. İş de batar Beren de.’

HAYDAR DÜMEN

 

Dümen, Aşk-ı Memnu’nun çok konuşulan sevişme sahnesiyle ilgili spekülasyonlar nedeniyle Beren Saat’e de kızdı ve “Sen bana sanatçı olarak ‘Aramıza yastık koyuyoruz’ dersen, baştan sona müstehcen bir deyimdir bu! Niye yastık koyuyorsun kardeşim sen sanatçısın. Demek ki senin beynin başka yerde, bedenin alt tarafın başka yerde, yastık koyma gereği duyuyorsun. O zaman sen sanatçı değilsin!” diye konuştu.

YAVUZ BİNGÖL

 

Filminin galasına gelmeyen Beren Saat hakkındaki en sert açıklamayı rol arkadaşı Yavuz Bingöl yaptı. Bingöl, Beren Saat’e olan tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Beren’in yaptığı çok ayıp. Bir filmin başrol oyuncusu, rol arkadaşlarını böyle bir günde yalnız bırakır mı? Hele hele Beren’in başkalarını (Sevgilisi Levent Semerci’yi kastediyor) devreye sokması daha ayıp. Neymiş efendim, ‘Sevişme sahneleri basına verilmiş.’ Beren, ‘Aşk-ı Memnu’da her hafta sevişiyor, 70 milyon insan seyrediyor. O sevişme sahneleri de her hafta medyaya servis ediliyor.”


MÜJDE AR
 

‘Gecenin Kanatları’ isimli filmdeki sevişme sahnesiyle ilgili olarak çıkan haberde Murat Ünalmış’ın “Beren’in göğüslerine bakmadım” şeklindeki sözlerine Müjde Ar, “Bakmamış, çünkü bakacak birşey bulamamış da ondan” yorumunu yaptı.

RASİM ÖZTEKİN

 

Usta oyuncu Rasim Öztekin, sevişme sahnesi görüntüleri basına dağıtıldığı için ‘Gecenin Kanatları’ filminin galasına katılmayan Beren Saat’e laf attı: “Ben bir tek porno film çevirseydim galasına katılmazdım.”

 

www.caqo.org | Magazin




KÖYÜNÜN ESKİ ADINI ZEYTİNYAĞINA MARKA YAPTI

Balıkesir’in Burhaniye ilçesine bağlı Şahinler köyünde Fikret Özdemir, köyünün eski adını zeytinyağına marka yaptı. Köyde zeytinyağı fabrikası işleten Özdemir, ürettiği zeytinyağına Kargalı adını koydu.
  İlçeye 9 kilometre uzaklıktaki Şahinler köyünde oturan 74 yaşındaki Fikret Özdemir, ürettiği zeytinyağına Kargalı adını koyarken ürününü de köye gelenlere hediye etmeye başladı. Köy caminin çekimleri için gelen TRT ekibine birer şişe zeytinyağı hediye eden 3 çocuk ve 3 torun sahibi Fikret Özdemir, en lezzetli zeytinyağının yörede üretildiğini söyledi. Çocukluğundan beri zeytincilik yaptığını belirten Özdemir, “Köyümüzde kurduğumuz fabrikada zeytin işliyoruz. Ürettiğimiz yağı şişeleyerek satmak istedim. Bunun için de bir marka gerekiyordu. Köyümüzün eski adı Karga olduğu için yağımıza Kargalı etiketi yapıştırdım. Bu yağımızı köyümüze gelen konuklara da hediye ediyoruz. Yağımız çok lezzetlidir. En lezzetli zeytinyağı körfez bölgesinde üretilmektedir” dedi.




BURHANİYE’DE PARKLARA PALMİYE GÜZELLİĞİ

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, belediyece düzenlenen parklara çeşitli ağaç türlerinin yanı sıra palmiye dikimine başlandı. Sahillerde çok sayıda palmiye dikildiğini belirten Park ve Bahçeler Müdürü Nadir Karayaz, yeşillendirme çalışmalarına vatandaşların da katkıda bulunduklarını söyledi.
  Burhaniye’de belediye son 3 yıldan beri düzenlenen parklara palmiye ağacı da dikmeye başladı. Öğretmenler mahallesi pazarı girişinde yolların düzenlenmesinin ardından oluşturulan parka da palmiye dikildi. Parklarda palmiye güzelliği yaşandığını belirten Belediye Park ve Bahçeler Müdürü Nadir Karayaz, “Son yıllarda İskele, Öğretmenler ve Ören mahallelerinde çok sayıda palmiye diktik. Şimdi de Öğretmenler mahallesindeki Öğretmenimiz Muazzez Tuna Caddesi kenarında oluşturduğumuz yeni parka da palmiye dikmeye başladık. Palmiyelerin dikiminden sonra çimlendirme yapacağız. Yeşillendirme çalışmalarında vatandaşlar da katkıda bulunuyorlar. İlçemizde yeşillendirme seferberliği yürütüyoruz” dedi.

 KomploTeorileri] AKP, mason derneği için pul ve kartpostal bastırdı



KomploTeorileri] Türkiye'nin Suları AB Denetimine Veriliyor!

Türkiye'nin Suları AB Denetimine Veriliyor!

Türkiye, sınırı aşan sularda AB'ye uyumu kabul etti. Müzakerelerde 'Çevre' başlığının açılması karşılığında Fırat ve Dicle havzası AB ile ortak yönetilecek. Türkiye ayrıca İsrail'le de işbirliği yapacak.

rkiye 10-11 Aralık'ta gerçekleştirilecek AB Zirvesi'nde 'Çevre' faslında müzakerelere başlama konusunda Birlik ile uzlaşırken, önemli sonuçlar doğuracak bir kapanış kriterini de kabul etti. Buna göre, Türkiye'nin 'Çevre' başlığında müzakereleri tamamlamasının ardından, AB'nin Fırat ve Dicle havzasının yönetimi konusunda doğrudan müdahale hakkı bulunacak. AB daha önce bu konuya 2004 yılında yayımladığı, 'Etki Raporu'nda yer vermiş, ancak Ankara'dan tepki almıştı. Bu durum daha sonra gündeme getirilmemişti.
ÇEVRE'NİN KAPANIŞ KRİTERİ
AKŞAM'ın Brüksel'deki AB kaynaklarından edindiği bilgilere göre, birlik, 10-11 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek Hükümetlerarası Konferans'ta Türkiye ile 'Çevre' faslında fiili müzakereleri başlatacak.
Ancak taraflar arasında yapılan pazarlıklar sürecinde Türkiye'nin AB tarafından daha önce de önüne koyulan ancak kabul etmediği, 'Fırat ve Dicle Havzaları'nın ortak kontrolü konusunu kapanış kriteri olarak onayladığı belirtiliyor.

AB İÇİN ÖNEMLİ MESELE
AB bu konuya ilk kez 6 Ekim 2004 yılında yayımladığı ve Türkiye için müktesebat olan 'Etki Raporu'nda yer vermişti. Raporun sekizinci sayfasında, üyelik halinde Fırat ve Dicle nehirleri ile bunlar üzerindeki barajların ve sulama planlarının idaresinin uluslararası yönetime bırakılmasının ve bu konuda komşular ve İsrail ile işbirliği yapılmasının Türkiye'den isteneceğine yer verilmişti. Raporda şöyle denmişti:
'Ortadoğuda su önümüzdeki yıllarda giderek artan biçimde stratejik bir konu haline gelecektir. Türkiye'nin AB'ye katılımı ile beraber su kaynakları ve altyapılarına (Fırat ve Dicle nehir havzaları üzerindeki barajlar ve sulama sistemleri, İsrail ve ona komşu ülkeler arasında su alanında sınır ötesi işbirliği) ilişkin uluslararası yönetimin AB için önemli bir mesele haline gelmesi beklenebilir.'

BÜYÜK SIKINTI VAR
Ancak söz konusu rapor Türk kamuoyundan büyük tepki görmüş ve bir daha gündeme getirilmemişti. Türkiye-Irak-Suriye arasında Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunun paylaşımı konusunda büyük sıkıntı bulunuyor. Özellikle Irak Parlamentosu, bu nehirlerden akan suyun 'adil paylaştırılmaması' konusunda Türkiye ile imzalanan hiçbir anlaşmayı onaylamayacağı kararını almıştı.
Mahmut GÜRER / BRÜKSEL




Özkök'ten çok tuhaf bir yazı

Ertuğrul Özkök, tuhaf yazılarına bir yenisini daha ekledi. Twighlight’ın vampir çocuğunu kurtarıcı ilan etti: Allahım böylesine hoyrat, böylesine elinin tersiyle iten bir duruşa ne kadar ihtiyacımız varmış. Kim derdi ki, bir vampir çocuk Mesih gibi gelecek ve bizleri elimizden tutup gökyüzüne uçuracak...

BOB Dylan’ın “Like a rolling stone”unu uzun zamandır ilk defa dinliyorum.

1960’lı yıllarda İzmir’de Çiğli Amerikan radyosunda bu şarkıyı ilk defa dinlediğimde, bende bıraktığı o ilk duyguyu bugünmüş gibi hatırlıyorum.

Camus’nün “Yabancı”sını yeni okumuştum.

Sartre’ın “İş İşten Geçti”si kafamı allak bullak etmişti.

Sıkışmıştım.

Dışarda nasıl bir dünya var biliyordum.

Kaçmak, zincirlerimi kırmak istiyordum.

Tıpkı yuvarlanan bir taş gibi, varoluşçu bir dünyaya uçmak, akraba insanlar arasında yaşamak istiyordum.

¡   ¡   ¡

Basra üzerinde uçarken, altımdaki dünyada olup bitenleri düşünüyorum.

1977 yılında hurma bahçelerinin altındaki o şehirde dolaşırken neler hissettiğimi hatırlamaya çalışıyorum.

Her şey benden o kadar uzak, ben her şeyden o kadar uzağım ki...

Basra harap olmuş, ben enkaza dönmüş, bitmişim.

Elimde Vanity Fair Dergisi’nin son sayısı var.

Kapağında Robert Pattinson’un olağanüstü bir fotoğrafı.

“Twighlight’ın vampir çocuğu, X ışınları gibi donuk bir nazarla beni delip geçiyor.

Faulkner’ın romanlarından fırlamış bir coğrafyada, bir kulübenin önünde oturmuş.

Üstünde pijama, içinde pejmürde bir beden.

Üzerine bir battaniye atmış.

Elinde sigara.

Artık terk ettiğimiz bir yüz.

Daha doğrusu tarihe karıştığını sandığımız bir suret bize bakıyor.

Takmaz, umursamaz, her şeye s... et der bir havada meydan okuyor.

James Dean’den beri gördüğüm en çarpıcı yüz, en kahredici bakışlar.

Tam bir vampir çocuk.

Kadınlı erkekli hepimizi bir tarafımızdan emiyor.

Kanımızı, ruhumuzu, çaresizliğimizi, bıkmışlığımızı emiyor.

¡   ¡   ¡

Tam sülük efekti.

O emdikçe, kirlenmiş, toksik kanımız temizleniyor.

Rahatlıyoruz.

Anlıyoruz ki, yeni bir efsane doğuyor.

Allah Baba, ruhumuzun günlük, mevsimlik rızkını veriyor.

Yıllardır sıktığımız yumruklar, kenetlediğimiz dişler, çatlattığımız hançereler boşalıyor.

Bu sallamaz, iplemez, takmaz bakış.

Ondan beter oturuş.

Ondan da beter, ondan da kahredici teslim olmuşluk.

Allahım böylesine hoyrat, böylesine elinin tersiyle iten bir duruşa ne kadar ihtiyacımız varmış.

Kim derdi ki, bir vampir çocuk gelecek; bir Mesih gibi gelecek ve bizleri elimizden tutup gökyüzüne uçuracak.

Kim derdi, kim?

Aptal saptal tartışmaların ruhumuzu üçüncü sınıf korku filmlerindeki taş adamlar mağarasına hapsettiği bu cadılar âleminden çekip çıkaracak; azat edecek.

Kapandığı otel odasında durmadan bira içen, içine kapanık, bir ayağı kısa bir barfly delikanlı.

Bir yanıyla, sokaktaki alelade yüz binlerden biri.

Öte yanıyla, tek, biricik, yegâne...

Hünsa bir vampir.

¡   ¡   ¡

Kan içmez, kan içirmez...

Aslına ihanet etmeyi başarmış, becermiş bir kahraman.

Edward Cullen...

Vampir çocuk.

Hepimizin James Dean’den beri hasretle beklediği Mesih.

Paradigmaları kıran vampir.

Kötü’nün de iyi olabileceğini, kapkaranın da pekâlâ beyaz olabileceğini, her karanlığın arkasından rengârenk bir alaimisemanın doğabileceğini, alacakaranlığın sadece kötülerin değil, iyilerin de saklandığı ebedi bir rahim olduğunu anlatan efsanemiz doğdu.

Bu fotoğrafa iyi bakın.

Bu fotoğrafta umut var.

O gözlerden, dinlenmiş telefonlarla susturulmuş sesimizi, çevreyle, ahlakla bastırılmış heyecanlarımızı,
evcilleştirilmiş, sakinleştirilmiş, lobotomize edilmiş aykırılıklarımızı azat edecek bir kurtarıcı bakıyor.

Şahdamarımıza sokacağı dişleriyle, asırların kirlettiği, toksikleştirdiği kanımızı temizleyecek bir vampir bu.

Kötülük denen kapkara kömürden, sevgi, iyilik, özgürlük denen elması yapabilecek bir çocuk bu.

Alacakaranlığı sehere dönüştüren bir simyacı...

Dolunay geçti. Şimdi yeniay doğuyor.

Şimdi hilal; rahatlama, özgürleşme, sıkıntıdan kurtulma, terk etme, bırakıp gitme zamanı...

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 




EDREMİT ORMAN’DAN YANGIN UYARISI
Orman yangını riskinin sıcaklıklar nedeniyle artması üzerine Balıkesir’in Edremit Orman İşletme Müdürü Muhammed Karahan, vatandaşları ormanda ateş yakmamaları konusunda uyardı.
Yangınların çıkış nedenleri incelendiğinde yüzde 97’sinin insan kaynaklı olduğunun tespit edildiğini söyleyen Karahan, “Kasıt olmasa da özellikle piknik, çoban ateşi, anız, çöplük, sigara gibi ihmal ve dikkatsizlikten çıkan yangınlar dikkati çekmektedir. Bu nedenle özellikle içinde bulunduğumuz bu kritik ve orman yangınları açısından riskli dönemde tüm halkımızın çok daha dikkatli olmasını, ormana yakın açık alanda, ne amaçla olursa olsun kesinlikle ateş yakmamalarını, yakanları uyarmalarını, gördükleri duman ya da ateşi ücretsiz olan Alo 177 Orman Yangın İhbar Hattı' na bildirmelidirler. Maddi olarak değer biçilemeyen ve fonksiyonel faydaları anlamında geriye dönüşü çok uzun zaman alan, yaşam kaynağımız ormanlarımızı korumak toplumun her kesiminin ortak sorumluluğunda olmalıdır. Körfezimizin yeşil kalması en büyük dileğimizdir” diye konuştu.





OKUMA KÜLTÜRÜ MÜ, KONUŞMA KÜLTÜRÜ MÜ?

İnsan; evrimsel gelişiminde seslerle başlayan iletişimi zamanla şekillerle
simgeleştirdiği harflerle yazıya dökebilmiş. Kayalara, ağaç yapraklarına
işlediği şekillerle yazılı iletişime geçebilmiş. Böylece kuşaktan kuşağa
aktarılan tecrübe edilen bilgi, depolanma olanağı bulmuş. Zamanla insanlar
bu bilgiyi kağıt üzerinde çoğaltıcı aletler geliştirmiş ve nihayet gelinen
nokta dijital ortamda depolama olanağına kavuşmuştur.

Kitap, gazete dergi, CD ile elektronik ortamda bilgilenme ile tüm
alanlarda bilgi çağında yaşanıldığını insanlara hissettirmiştir.

Artık birkaç saniye de internet yoluyla bilgi, dünyanın hemen her
köşesinde elde edilebilmekte, görüntüler, anında izlenebilmektedir.

Okuma, öğrenme, bilme ve bildiğini uygulamaya dökebilme, yeni becerileri
de beraberinde getirmektedir. Tabi bilimsel düşünce ile ele edilen bilgi,
uygulamayı da zorunlu kılmaktadır.

Canlı türleri içerinde en uzun süreli eğitim görerek, bilinç düzeyi
yükselen tek canlı insandır. 5 yaşına kadar anne babası, sonra anaokulu,
ilk, orta, yüksek öğrenimle uzman eğitmenler eliyle yetişen insan,
kurslarla, hizmetiçi eğitimle, uzmanlaşma ile ortalama 30 yaşına kadar
eğitilme sürecini yaşamaktadır.

Tabi bunda temel öge eğitim ve eğitimin en önemli aracı kitaptır. Bilim,
sanat, kültür, teknoloji alanında ki baş döndürücü gelişme, kitap odaklı
bilgilenme ile sürmektedir.

O nedenle de; ileri ülke toplumlarında kaliteli eğitim, çağın gerçeklerine
uygun bilimsel eserlerle birlikte yürümektedir.

Öylesine ki, kitap basımı, satımı, okunma oranı bir nevi gelişmişlik,
kalkınmışlık, çağdaşlık ölçütü olarak da görülebilmektedir.

Konuşma kültürüne sahip toplumlarda okuma kültürünün gelişmesi elbette
beklenemez.

Türk toplumunda ne yazık ki okuma kültürü yerine konuşma kültürü hakimdir.
Öylesine ki saatlerce süren sohbetler dedikodu bilgisine dayalı paylaşım
haline gelmiştir.

İnsanlar; uzmanlaşma yerine her konuyla ilgilenen ama tam bir konuda
uzmanlaşmayan yığınlara dönüşmektedir.

İyi konuşan, etkili konuşan, fiziksel özelliklere sahip kişi insanları
etkileyebilmekte peşinden sürükleyebilmektedir. Sonra da eyvah ki eyvah
diyebilmektedir.

Hiç bilen bilmeyen bir olur mu ilkesi anlamını yitirebilmektedir.
Dur dinle, düşün, anla, öyle değerlendir ilkesi, konuşmalar arasında
kaybolup gitmektedir.

Eğitim ve öğretim sisteminin, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi ve
bilim alanında ilerlemenin sağlanmasının yanı sıra iş gücü piyasasının
ihtiyaçlarının karşılanmasına, rekabet gücü artışına ve ekonomik büyümeye
destek olması gerekir.

Türkiye’de bin kişiye düşen araştırmacı sayısı 2, 3 iken, AB ve OECD
ülkelerinde ise bu rakam ortalama 6’nın üzerinde.

Eğitim Reformu Girişimi’nin raporuna göre; en zengin kesim en yoksul
kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor. En yoksul kesimin sadece binde
4’ü yüksek öğretime erişebiliyor

72 milyon nüfusa 14 milyon kitap
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “2008 yılı Kurumsal Mali Durum ve
Beklentiler Raporunda;  Avrupa’da ortalama 7 bin 500 kişiye bir halk
kütüphanesi düşerken, Türkiye’de bir halk kütüphanesinin 63 bin kişiye
düştüğü kaydedildi. Yine AB’de bir halk kütüphanesinde ortalama 17 bin
kitap bulunurken, Türkiye’de 10 bin kitap bulunduğu, AB’de bir kişiye 2,2
kitap düşerken, Türkiye’de ise 5,2 kişiye sadece “bir" kitap düştüğü
belirtiliyor.

Unutmayalım; devleti soyanlar, rüşvet alanlar, vatanı çıkar uğruna
satanlar, maç satanlar, şike yapanlar, teşvik verenler; birilerini hakir
görüp aşağılamakla yükseleceklerini zannedenler,  hep diplomalı unvanlı
bireylerdir. Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak
arasındaki en önemli bağlantı; doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere
sahip olmaktır. Eğer karakter gelişmemişse eğitim, unvan işe yaramaz.

Günün Sözü: Akıllı ve zeki insan, amacını gerçekleştirmek için kendini
bilgiyle donatan kişidir.

Avrupa Birliği ile ilgili birçok kitap yazıldı.. "Avrupa Birliği nedir ne
değildir" konusunda birçok kesim farklı yaklaşımlar içinde oldu.

Ancak bu kitapta ilk defa;
- Avrupa gerçeği,
- Siyasal düşünce gelişimi,
- Ekonomi gelişimi,
- Kültür, eğitim, sanat gelişimi,

Avrupa değerler bütünlüğü içinde ale alndı.

- Tarihten bugüne Türkiye Avrupa ilişkileri,
- Avrupa Birliği oluşumu,
- Avrupa Birleşik devletleri şekillenmesi,
- Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci,
- Avrupa Birliği'nin geleceği,
- Türkiye'nin Milli Stratejisi,

kapsamlı bir şekilde ele alındı.

Kitap; Kumsaati yayınlarından çıkmıştır...
http://kumsaatiyayinlari.com.tr

Kitabın yararlı olacağı düşüncesiyle bilgilerinize sunarım.
Nurullah AYDIN
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Emek/Ankara
0533 818 86 66

haber: mynet


PANEL'E DAVET... GDO "GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMAL

 

Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları Gençlik Komisyonunun tertip ettiği "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar" (GDO) konulu panelimize sizleri davet ediyoruz.

Etkinlik                 :Panel
 
Panel Tarihi           :04 Aralık 2009 (Cuma) Saat 13:00
 
Panel Yeri             : ALİ EMİRİ EFENDİ KÜLTÜR MERKEZİ (VATAN CAD. İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ARKASI FATİH / İSTANBUL)
 
PanelistlerSağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Genel Başkanı Kemal Özer 
 
                     Yazar Mebruke Bayram
 
                    MÜSİAD Gıda ve Tarım Sektör Kurulu Başkanı Dr.Halim Aydın



Ne ki SEVDA:Hakka sevdalanmadıktan sonra..Ne ki HAYAT: Hakkı yaşamadıktan sonra

Ne ki KAVGA: Hak yolunda olmayınca..Ne ki ÖLÜM:Şehadet vurmayınca...


اَللَّهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى"Allâhümme inneke afüvvün kerîmün tühibbül afve fâ'fü annî"Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle

" اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي وَاهْدِنِي وَارْزُقْنِي Allah'ım bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rızık ver!".

 
Saadet yükseldi AKP düştü

Saadet yükseldi AKP düştü -
Mahkeme kararıyla yeniden belediye olan Burdur'un Gölhisar ilçesine bağlı Yusufça Beldesi'nde yapılan seçimlerde en büyük çıkışı Saadet Partisi yaptı.  2004 yılındaki mahalli idareler seçiminde 5 oyla yüzde 0,3'lük oranda kalan Saadet Partisi, Pazar günü yapılan seçimde 356 oy ve yüzde 28,3'lük oy oranı ile adeta patlama yaptı.
 

AKP ise, 2004'e göre yüzde 23'e yakın oy kaybederek, seçimi kazanabildi. İktidar partisinin bütün imkanlarıyla destek olduğu seçimde AKP adayı 587 seçmenin oyunu alarak yüzde 46,7 oy oranıyla belediyeyi aldı. Ancak AKP, 2004 seçimlerinde 924 seçmenden aldığı yüzde 69,3'lük oy oranını koruyamadı. AKP, yaklaşık yüzde 22,6 oranında oy kaybetti.

Mahkeme kararıyla yeniden belediye olan Burdur'un Gölhisar ilçesine bağlı Yusufça Beldesi'nde, yapılan seçimlerde en büyük çıkışı Saadet Partisi yaptı. 2004 yılındaki mahalli idareler seçiminde 5 oyla yüzde 0,3'lük oranında kalan Saadet Partisi, Pazar günü yapılan seçimde 356 oy ve yüzde 28,3'lük oy oranı ile adeta patlama yaptı. AKP ise, 2004'e göre yüzde 23'e yakın oy kaybederek, seçimi kazandı. Demokratik açılımın ülkeyi gergin bir ortama sürüklediği bir zamanda yapılan seçim, küçük bir anket niteliği taşıyor.

Nüfusu 2000'in altında olan belediyelerin, köy ya da mahalleye dönüştürülmesi üzerine Yusufça Belediye Meclisi 18 Nisan 2008 tarihinde Gölhisar'a bağlanma kararı aldı. Bu karara itiraz eden belde halkının Isparta Bölge İdare Mahkemesine açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı çıkınca YSK, Yusufça'da yeniden seçim yapılmasına karar verdi.

15 Kasım'da yapılan seçimlerde, 1383 seçmen oy kullandı. İktidar partisinin bütün imkanlarıyla destek olduğu seçimde AKP,  adayı  587 seçmenin oyunu alarak yüzde 46,7 oy oranıyla belediyeyi kazandı. Ancak AKP 2004 seçimlerinde 924 seçmenden aldığı yüzde 69,3'lük oy oranını koruyamadı. AKP, yaklaşık yüzde 22,6 oranında oy kaybetti. Seçimin sürprizi ise Saadet Partisi gerçekleştirdi. 2004 yılında 5 seçmenin oyuyla yüzde 0,3'de kalan Saadet, 15 Kasım'da büyük bir patlama yaparak 356 seçmenin oyunu alarak yüzde 28,3 oranına yükseldi. Saadet Partisi'nin adayı Bekir Karayel, iktidarın tüm imkanlarına karşı büyük bir mücadele verdi.  Saadet Partisi ise Adalet eski Bakanı Şevket Kazan ve bazı eski milletvekilleri gelerek, çalışmalara destek verdi. Seçimlerde üçüncü yüzde 19,8 oy oranıyla üçüncü çıkan CHP ise, 249 seçmenin oyunu aldı. Dördüncü sıradaki DSP ise yüzde 4,6 oy oranı ve 58 seçmenin oyunu aldı.

AKP beldeye akın etti ama...

Her ne kadar seçmen sayısı az da olsa, AKP ve muhalefet partileri Yusufça'da seçimlere büyük önem verdi. Tarihinde bakan görmeyen beldeye, AKP'li bakanlar akın etti. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geldi. CHP ise Deniz Baykal ve son seçimde yıldızı parlayan Kemal Kılıçdaroğlu ile adayına oy istedi. DSP Genel Başkanı Masum Türker de beldeye gelenler arasında


 

Haber: Mynet




İŞSİZLİKTEN HABERİNİZ VAR MI? 

Türk, Kürt, Alevi, Sünni derken, hepsinin ortak paydasını gösteren rakamlar açıklandı. İşsizlik rakamları... Şubatta işsizlik yüzde 16'yı geçmişti. 


Yaz aylarındaki mevsimlik istihdamla biraz gerileyen oran, ağustosta yine tırmanışa geçti. Temmuz-ağustos-eylül döneminde işsizlik oranı yüzde 13,4. Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 4 arttı, yüzde 17'ye ulaştı. Genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 23,5. Erkeklerin işsizler ordusundaki oranı yüzde 70. Yüzde 30'dan fazlası eşi, dostu aracılığıyla iş arıyor. Bir yıl ve daha uzun süreden beri iş arayanların oranı yüzde 27'den fazla. İşsizlerin yüzde 24'ü zaten geçici olan işini kaybedenler, yüzde 25'i işten atılanlar, yüzde 9'u iflas sonucu işsiz kalanlar. Rakamlar, her gün 2 bin 500 kişinin işsiz kaldığını gösteriyor.
Dile kolay... Üstelik bunlar resmi rakamlar. Gerçek rakamların daha yüksek olduğunu yaşayan biliyor. Önümüzdeki kış aylarında işsizliğin daha fazla artacağını da herkes biliyor. Bu ne demek? Bugün işi olsa da birçok kişinin, ücret artışından vazgeçtik, işini kaybetme korkusuyla yaşaması demek. Gün gün, saat saat bu korkuyla yatıp, bu korkuyla kalkması demek. Bugün bile ödeyemediği borçlarının, kredi kartı faizlerinin işsiz kaldığı zaman nasıl bir kâbusa dönüşeceğini bilmenin travmasına tutulması demek.
Milyonlarca kişinin işsiz kaldığı, milyonlarca anne-babanın evine yiyecek götüremediği, babaların bütün çabalarına, çırpınmalarına rağmen iş bulamayıp, kirasını bile ödeyemedikleri evlerine kahır içinde hapsolduğu bir ülkede ne açılımı yaparsan yap, işe yaramaz. Milyonlarca aç insanı etnik, dini, mezhepsel kimlikleri öne çıkararak oyalama politikası da gün gelir, ters teper.
"İş açılımı yapıyor musun, iş açılımı?" Asıl olay bu...
(HİKMET BİLA / VATAN)




160 tankın üzerine mi yattılar ?
 
İsrail firmasına modernize edilmesi için 7 yıl önce 687.5 milyon dolarlık tank ihalesi verildi. Ödemeler düzenli yapıldı. Ancak ortada tank yok


Türkiye'nin 2002 yılında bir İsrail firmasına ihale ettiği 170 adet M60 tankının modernizasyonu yılan hikâyesine döndü. Tüm ödemeleri düzenli yapılan modernizasyon çalışması bir türlü bitirilemedi. Teslim tarihi birkaç kez değiştirilen tanklar için verilen son tarih olan ekim ayı da geçmesine rağmen iş 7 yılda tamamlanamadı.
İsrail: IMI kapatılmalı
29 Mart 2002'de 170 adet tankın modernizasyonu için İsrailli IMI (Israel Military Industries) firmasıyla 687.5 milyon dolar bedelle imzalanan anlaşma, ekonomik ömrünü tamamlamış olan ve en yenisi 1960 model M60 tanklarına bu büyüklükte bir yatırımın yapılması tartışmalarını da beraberinde getirdi. Modernizasyon için tank başına 4 milyon dolar ödeyen Türkiye'ye aynı tarihlerde yürütülen 'Modern Tank Projesi' için Ukrayna yeni nesil T-72 tankları için ise tank başına 3 milyon dolar önerdi. Anlaşma, Uzi silahlarını ürüten firma olarak da bilinen IMI firmasını batmaktan kurtardı. İsrail Maliye Bakanlığı'nın, devlete büyük yük getiren IMI firmasının kapatılmasının hazineyi rahatlatacağı yönünde 2001 yılında rapor verdiği belirlendi.
ASELSAN görmezden gelindi
Tek kaynak seçilen IMI, büyük bir avantaj elde ederken, yerli sanayiye düşen pay ise çok düşük kaldı. 687.5 milyon dolarlık ihalede ASELSAN'a 24.4 milyon dolarlık pay verildi. IMI'a ödenen paranın yurtiçinde kullanılması halinde, mevcut tankların yarısından fazlasının modernize edilebileceğini belirten uzmanlar, Türk Savunma Sanayii'nin bu çalışmaları yapabilecek imkana sahip olduğunu ifade etti. Uzmanlar yerli firmaların başarısına örnek olarak Leopard-1'lerin modernizasyonu için ASELSAN tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol ve Muhabere Sistemleri'ni örnek gösterdi. Bu proje kapsamında IMI'ın Türkiye'ye zırh teknolojisi vereceğinin bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu tarafından açıklanmasına rağmen bunun da gerçekleşmediği kaydedildi.
Projeyle ilgili 2 önemli iddia
Projenin hangi aşamada olduğuna ilişkin net bilgi verilemezken bir iddiada firmanın 10 adet tankı modernize ederek teslim ettiği belirtilerken başka bir iddia da ise henüz prototip tasarımın dahi ortada olmadığı belirtildi. Tasarım toplantılarında firmanın birçok konuda başarısız olduğu görülmesine rağmen bazı adımların onaylanmadan geçirildiği öne sürüldü. Projede birçok yükümlülüğünü yerine getirmeyen firmaya ödemelerin ise zamanında yapıldığı kaydedildi. Ekim 2009'da tamamlanması gereken modernizasyonun ne aşamada olduğu halen belirsizliğini sürdürüyor.
"Yukarıdan gelen emirle verildi"
İhaleye tepki gösterenlerden biri de MHP Milletvekili emekli Tümgeneral Erdal Sipahi oldu. Gazze'de katliamların yaşandığı ocak ayında bir gazeteye demeç veren Sipahi, "İhalenin İsrailli firmaya verilmesine karşı çıktık. Çünkü tecrübesi yoktu. Ama yukarıdan gelen emirle ihale İsrail'e verildi. Tankları modernize etmek yerine yeni tanklar alınsaydı daha doğru olacaktı. Hala teslim edilmedi. Teslim edilse bile işe yarayacaklarını sanmıyorum" demişti.
Eruygur'un ziyaretleri!
İhaleyle doğrudan ilgisi olmayan dönemin Jandarma Komutanı Eruygur'un, Savunma Sanayi Müşteşarı Dursun Ali Ercan ile projenin İsrailli IMI'e verilmesi için görüşmeler yaptığı iddia edildi.
İhaleyle birlikte başlayan tartışmalar sürerken modernizasyon işinin İsrailli firmaya verilmesi için nasıl baskılar yapıldığı da gün yüzüne çıktı. İhaleyle doğrudan ilgisi olmadığı halde dönemin Jandarma Komutanı ve halen Ergenekon sanığı olan emekli Orgeneral Şener Eruygur'un yine dönemin Savunma Sanayi Müşteşarı olan ve halen ADD yöneticisi olan Dursun Ali Ercan ile sık sık bir araya gelerek projenin İsrailli firmaya verilmesi için görüşme yaptığı iddia edildi.
Proje müdürleri istifa etti
Eruygur'un devresi olan emekli Tümgeneral Ünal Tamgaç'ın o dönem Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı olduğu öğrenildi. Eruygur'un Ercan ve Tamgaç'ı defalarca ziyaret ederek proje hakkında bilgi aldığı ve bir an önce imzalanması için baskı yaptığı öne sürüldü. Baskılar nedeniyle Türkiye'yi büyük zarara sokacak olan projeyi imzalamak istemeyen 3 proje müdürü de istifa etti. Tamgaç'ın sözleşme görüşmelerinin tümüne katıldığı ve İsrailli firmadan yana tavır takındığı ifade edilirken, halen Bayındırlık Bakanlığı'nda görev yapan dönemin Proje Müdürü Sadık Yamaç'a sürekli baskı kurduğu iddia edildi.
Tamgaç'ı istifaya götüren iddia
Daha sonra Proje müdürlüğüne getirilen Hünkar Urfalıoğlu ve ardından gelen Sezai Öztürk'ün de sözleşmeyi imzalamadığı kaydedildi. Skandal sözleşmeyi ise Daire Başkanı Hanife Nuran İnci ve Müsteşar Ercan imzaladıkları aktarılırken sözleşmede hiçbir proje personelinin parafının bulunmadığı belirtildi. Sözleşmenin içeriği ise uzun süre kasalarda kilitli olarak saklandı. Skandal sözleşmenin imzasının ardından ilginç bir gelişme yaşandı. 12 adet dairesi olduğu ortaya çıkan Müsteşar Yardımcısı Ünal Tamgaç istifa etmek zorunda kaldı. TSK proje koordinatörlüğünü ise Kd. Yük. Müh . Albay Taner Akay yaptı..
Müsteşarlıktan sonra İP'ye girdi
Dönemin MHP'li Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu tarafından göreve getirilen Dursun Ali Ercan'ın binbaşılıktan sonra askerden ayrıldığı öğrenilirken, yardımcısı olan emekli Tümgeneral Ünal Tamgaç'ın da Şener Eruygur'un devresi olduğu belirtildi. Ercan, müsteşarlıktan sonra İşçi Partisi'ne girerken, ADD'de Eruygur'un yardımcısı olarak da görev yaptı. Ulusal Kanal'da yaptığı yorumlarıyla tanınan Ercan, Cumhuriyet Mitingleri'nin düzenleyicilerinden biri olarak yer aldı.






TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE KARŞI PSİKOLOJİK HARP:
BAŞKA ÇETE OPERASYONLARI DA VAR
AÇIK İSTİHBARAT

TÜRK BASINI NEDEN KENDİ ORDUSUNA, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE KARŞI KARA PROPAGANDA VE PSİKOLOJİK SAVAŞ YAPMAKTADIR?
2006 yılında Türkiye’de alınan kararlar hakkında etkinliği olan dış güçlerin ve  yabancı ülkelerin  istihbarat veya derin devlet uzantılarının en fazla rahatsız oldukları kurum Türk Silahlı Kuvvetleridir (TSK); çünkü TSK  tüm kurumlar içinde en güçlü, disiplinli, vatansever olan, silahlı mücadele ve müdahale yetkisi bulunan bir kurumdur.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyetini TSK kurmuştur ve hem Anayasa, hem de TSK İç Hizmetleri Kanunu (35. Madde) TSK’ya Türkiye’yi, iç ve dış düşmanlara karşı koruma yetkisi vermiştir.
Ayrıca TSK, Atatürkçü ve vatansever bir ideolojiye sahiptir, tarikatlar  ve Cumhuriyet düşmanları  henüz bu kurumun içine sızamamışlardır. TSK, tehlikeli gördüğü dönemlerde 28 Şubatı da sayarsanız Cumhuriyet Tarihinde 4 askeri darbe yapmıştır.
Bu darbelerde yeni Anayasalar, kanunlar  yapılmıştır, tüm hükümetler ve politikacılar tasviye edilmişler, ağır ceza mahkemelerinde yargılanmışlardır, bazıları ise idam edilmiştir.
TSK iki temel olgu konusunda çok duyarlıdır, birincisi rejimin ve laikliğin korunması, ikincisi de Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün korunması.
Ayrıca elimizdeki Anayasa da 1982′de Türk Silahlı Kuvvetlerinin denetiminde yapılmış bir Anayasadır ve bu Anayasa Türk Silahlı Kuvvetlerinin koruması altındadır.
2006 yılında her iki durum da tehdit altındadır, Anayasanın ise pek çok ilkesi delinmiştir.
Durumu isterseniz özetleyelim (Haziran 2006′da, çok detaylı bilgi almak için http://
www.acikistihbarat.com adresindeki ilgili yazılara bakınız):

28 Şubat’ı alkışlayanlar...

Perşembe günkü köşesindeki yazısında 28 Şubat sürecini değerlendiren Posta gazetesi yazarı Mehmet Ali Birand, o dönemde yaşanan antidemokratik eylemleri sorguluyor.

28 Şubat ( 1997) dönemini şöyle bir düşünün... Genelkurmay Başkanlığında ardı ardına brifingler düzenlendi. Görsel belgelerle desteklenerek, ülkenin  bir yandan irtica, bir yandan da PKK terörü ile bölünme noktasına geldiği anlatılıyordu. Son derece etkileyici ve inandırıcı bir dil kullanılıyordu.
O dönemde, ben de bu brifinglerden birine davet edilmiştim.  Medya'nın tüm önde gelen isimleri oradaydı.  Bazıları, askerden de askerci bir eda ile kendilerinden farklı düşünen, liberal eğilimlilere hafif alaycı ve "yakında sizde başınıza gelenleri göreceksiniz" der gibi bir yaklaşım içindeydiler. Söyledikleri de bir süre sonra doğru çıktı. 1997'de ANDIÇ olayı patladı ve irtica ile hiç ilgisi olmayan nice insana leke sürülmek istendi.
Brifinge davet edilen kimse itiraz etmemişti. "Hayır, ben gelmiyorum. Böyle brifingler yapmak askerin işi değildir" diyen çıkmamıştı. Zira medyanın neredeyse tümü için , askerin bu tutumu normaldi. Hele bizim gibi program yapımcılarının gitmemesi, ret anlamına gelebilir ve kara listeye alınırdınız. Gitmemek hem ayıp, hem de tehlikeliydi. Üstelik, genel inanç askerin irtica ile mücadelesi görev çerçevesine giriyordu. Bizlere de böyle anlatılmıştı. Buna alışmıştık. Hep böyle gelmiş, böyle gidiyordu.
28 Şubat'a karşı çıktım. Yapılanın hiçte doğru birşey olmadığını, üstü kapalı bir darbe anlamına geldiğini gördüm, yazılar yazdım ve faturasını da, 1997'de diğerleriyle birlikte Genelkurmay tarafından ANDIÇ'lanarak ödedim.
Sadece gazeteciler değil, bu brifinglere, sivil toplum örgütlerinden, çeşitli kurumlara kadar hemen herkes koşturarak gitti. Savcılar ve yargıçlara verilen brifing en görkemlisiydi. Yargı mensuplarının brifing sonunda ayağa kalkarak komutanları alkışlamaları bütün TV'lerde gösterildi. Bu da çok doğal karşılanırdı.  Askerin söylediği herşey doğruydu ve sorgulanmadan kabul edilirdi.
Nitekim, bırakın medya, yargı veya sivil toplum örgütlerini, Erbakan-Çiller koalisyonu bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında istifaya zorlandıktan sonra, siyasetten de hiç ses çıkmadı. Birşey olmamış gibi, toplum yaşamına devam etti. Şimdi de bugünkü gelişmeleri düşünelim... Türkiye, inanılmaz bir hızla kabuk değiştiriyor. 


Ne güzel günlerdi o günler...
Çete reisi Türkbank'ın kime gideceğine karar verirdi..
Susurlukçular kafalarına göre haraç alır, adam öldürürdü. Eroin ticareti çetecilerin gözetiminde yapılırdı..
İmar Bank'a yatan para kafadan patronların yurtdışı hesaplarına geçerdi.
Bankalar vasıtası ile bu yoksul halkın 90 Milyar doları hortumlanırdı.
Enflasyon 100%lerde idi.
Devlet ihalelerinde rüşvet, haraç, çamur gırla giderdi..
İnsanlar katledilirdi.
Ne güzel günlerdi o günler.. Egebank soyup soyana çevrilirdi..
Turban Tesislerinin başına Demirel'in koruması geçer, 90 odalı Abant Turban'da 250 personel çalışırdı. Turbanlar soyulup soğana çevrilirdi.
Aydınlar katledilir, suç başkalarına atılırdı. Ne güzeldi..
 

1) Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurulmuştur, bu bizim bir zamanlar kırmızı çizgimizdi, casus belli (yani savaş nedeni) idi. Güney Kürdistan’ın bir devamı da Güneydoğu Anadolu’da kurulmak istenmektedir. Bu durum bölünmez bütünlüğe tehdit oluşturmaktadır.  (Anayasanın değiştirelemez 2.,3. maddeleri ve 5. maddesiyle çelişiyor)
      2) PKK terörü ABD’nin ve Barzani ile Güney Kürdistan’ın desteğiyle tekrar azmıştır, Diyarbakır’daki, Şemdinli’deki ayaklanmalar her an bir silahlı isyana dönüşebilir, o bölgeler bağımsızlığını ilan edebilir. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü tehlikededir. (Anayasanın değiştirelemez 1., 2., 3. maddeleri ve 5. maddesiyle çelişiyor, ayrıca madde 13 ve 14 ile çelişiyor)
      3) İrtica tarihte hiç görülmediği düzeyde artmıştır, Türkiye’yi yönetenlerin bazıları çok net ve açık bir dille rejimi değiştireceklerini söylemektedirler. Türkiye’nin laik ve demokratik yapısı tehlikededir, Türkiye dinci bir teokratik sisteme doğru gitmektedir. (Anayasanın değiştirelemez 2. ve 3. maddesiyle çelişmektedir, ayrıca bizzat hükümetin uygulamaları madde 13 ve 14 ile çelişiyor)
      4) Danıştay’a yapılan saldırı Türk hukukunu ve sistemi çok zedelemiştir. Artık Türkiye’nin Devletini temsil eden ‘Derin’ kurumlar bile tehdit altındadır. (Anayasanın 9. maddesiyle çelişen bir durum)
      5) Emniyet içinde illegal istihbarat çeteleri olduğu söylenmektedir, yani aslında çeteler TSK’nin içinde değil, Emniyet Teşkilatının içindeki şeriatçı, tarikatçı bazı yapılardan kaynağını almakta olduğu iddia edilmektedir (Anayasanın değiştirelemez 2. maddesi, ayrıca 8., 13., 14. ve 22. maddeler  ile çelişiyor)
      6) Yargıya yöneticiler ve hükümet müdahale etmektedirler, yargının artık bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir ve yargının bağımsız olmadığı yerde hukuk devleti olamaz, yani artık Türkiye’nin  bir HUKUK DEVLETİ olup olmadığı tartışmalıdır. Bu durum Anayasayı tehdit etmektedir. (Anayasanın 9. maddesi ihlal edilmektedir)
      7) Rum Pontus çalışmaları, Fener-Rum Patrikhanesinin Ekümenlik, Heybeliada Ruhban okulu çalışmaları devam etmektedir. Bu Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne aykırıdır. (Anayasanın değiştirelemez 2., 3., maddeleri ve 13., 14. ve 24. maddeleri ve daha pek çok başka maddesi ile çelişiyor)
      Kıbrıs elimizden tamamen gitmektedir. Ek protokol ile Kıbrısı kaybedeceğiz. (Anayasanın 2., 13. ve 14. maddeleriyle ve daha pek çok maddesiyle çelişmektdir)
      9) Ermeniler toprak istemektedirler, sözde Ermeni Soykırımı dünyanın pek çok yerinde kabul edilmektedir. (Anayasanın 2., 13. ve 14. maddesiyle çelişmektedir)
      10) Türkiye borç içindedir ve 330 milyar dolar borcu ile ekonomik bağımsızlığını yitirmek üzeredir. Nitekim gelmeyecek denen ekonomik kriz Haziran 2006 gelmiş ve Türk parası bir ayda  % 33 değer kaybetmiştir, bu devalüasyonun Temmuz 2006′da süreceği ve YTL’nin toplam en az % 50 değer kaybedeceği tahmin edilmektedir. (Anayasanın 6. ve 24. maddesi ile çeliştiği gibi pek çok maddesiyle çelişir durumlar yaratmaktadır)
      11) Avrupa Birliğinin Parlamento’sunun 1991-2002 arasında aldığı kararlar, SEVR ile büyük benzerlik göstermektedir. Türkiye bir SEVR olgusuyla karşı karşıyadır. Bu Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ilkesine aykırıdır. (SEVR kabul edilemez, 24. madde ile çelişiyor, 2. madde ile ve tüm Anayasa ile çelişiyor)
      12) Türk kimliği Türkiye’yi yöneten kişilerce bir alt kimliğe indirilmeye çalışılmakta ve PKK’nın veya Kürtçülerin ağzından bir Türkiye’lilik kavramı ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. (Anayasanın 2. maddesi ve 66. madde ile çelişiyor, ayrıca Anayasa’daki pek çok madde ile çelişiyor)
      13) Türk toprakları yabancılara satılmakta, stratejik kurumları ise yabancı şirketlere bir kaç yıllık karına peşkeş çekilmektedir. (Anayasanın 2.,3. ve 6. maddesi ile çelişmektedir)
                                 
            Her hangi bir hükümet ulusal güvenliği tehdit edecek şekilde bu Anayasa maddelerini delerse, ihlal ederse veya herhangi bir yönetici bu maddeleri yukarıdaki gibi yok sayarsa ve onların tam zıddı eylemlerde bulunursa suçludur ve hemen tasviye edilmesi, daha sonra da Yüce Divan’da  yargılanması gerekir. Ama Türkiye’de bunu yapabilecek Ulusalcı bir Derin Devlet ya da Devlet kalmamış olduğu için bu yapılamamaktadır.
 
            İşte kevgir haline gelmiş olan yasaların ve Anayasanın artık tek bir koruyucusu kalmıştır. O da Türkiye’nin şu anda en sağlam ve en güvenilir kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri. Yabancı güçler Türkiye’yi yıkabilmek, satın alabilmek ve parçalayabilmek için en büyük tehdit olarak gördükleri Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırmak istemektedirler. Bu saldırıyı yerli mütareke basını ile birlikte sürdürmektedirler. Mütareke basınıyla işbirliği içindeki yabancı odaklar ve Gladyo uzantıları tüm basın yasalarını ve etik ilkelerini ve ulusal güvenliği ihlal ederek, TSK’ya saldırmak ve halkın gözünde TSK’yı küçük düşürmek için ÇETE dedikoduları ve iddianameleri hazırlatmaktadır. İşin komik yönü TSK aleyhine Çete iddianameleri veya dedikoduları hazırlayanların büyük olasılıkla kendilerinin  aslında bir çete olduğu iddia edilmektedir . Sonuçta:
1.       Rejim tehdit altındadır.
2.       Laiklik tehdit altındadır.
3.       Cumhuriyet yapısı tehdit altındadır.
4.       Demokrasi tehdit altındadır, yerine İslam Teokrasisi getirilmek istenmektedir.
5.       Ülke çetelerin ve mafyanın kıskacındadır, yolsuzluk içindeki çeteler ve mafya tarafından kontrol ediliyor görünümü mevcuttur 
6.       Bağımsız yargı ve Hukuk Devleti ortadan kaldırılmak üzeredir.
7.       Ülkenin bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır.
8.       Türkiye eğer bir önlem alınmazsa 4-15 yıl içinde Sevr koşullarına göre parçalanacaktır.
 
            Geriye ne kalmıştır? Bu koşullarda TSK’nın devreye girmesi ve İç Hizmet Kanunu 35. maddeye göre önlem alması gün geçtikçe kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu koşulları engellemek için de TSK, akademisyen, aydın, bilim insanı bağını ve koordinasyonunu kopartmak, Çete ile suçlanmak korkusunu tüm topluma yaymak istemektedirler. 9 ay önce Alparslan Arslan ile bir kez telefonlaşan bir emekli subay operasyonu yürüten kişi olarak lanse edilmiştir. Bir şizofren bile daha iyi ve mantıklı düşünür. Türkiye’yi yönetmekte olan zihniyet ve güvenlik güçleri bilinçli veya bilinçsiz olarak psikozu olan kişiler gibi paralojik (mantıksız) ve tutarsız düşünmekte, olayları mantıksız olarak lanse etmektedirler, kartvizitlerden telefonlara, telefonlardan kişilere ve ıvır zıvır bağlantılara ulaşılarak işin faturası ulusalcılara ve TSK’ya çıkarılmak istenmektedir. İsterseniz TSK’ya karşı yürütülen psikolojik harbin bazı unsurlarını ele alalım. Bu harp ulusalcı dip dalgayı ve ulusalcı hareketleri bloke etmek, insanları korkutmak ve sindirmek için devlet içinde yapılanmış Avrupa Birliği ve yabancı derin devlet destekli şeriatçı, tarikatçı çeteler tarafından planlanmaktadır. Bu operasyon MOSSAD ve ABD’li istihbarat örgütleri tarafından uygulamaya konmakta, finansman Pentagon’dan ve CIA’den gelmektedir. Bu psikolojik harbe Pentagon 400 milyon dolar ayırdığını zaten açıklamıştır. Sözde Türk basını kullanılarak, Türk halkı, Türk Ordusuna karşı soğutulacak ve arası açılacaktır.
1.       Şemdinli iddianamesi ile Genelkurmay başkanı olacak Atatürkçü, milliyetçi ve vatansever yönleri ile bilinen Kuvvet komutanına ÇETE Reisi denmiştir. Bu operasyon Emniyet güçleri içindeki bir çete tarafından yabancı istihbarat birimleri ile koordine olarak planlanmıştır. İşin içinde MI6, Mossad ve CIA’in olduğu tahmin edilmektedir.
2.       Son zamanlarda pek çok Özel Kuvvetler mensubu subay hakkında ÇETE iddianamesi ile soruşturma açılmıştır.
3.       Danıştay saldırısı yine subayların, TSK’nın  ve ulusalcıların üzerine yıkılmak istenmiştir.
4.       Son zamanlarda TSK ile koordine kişilere veya ilişkide bulunulan kişilere mütareke basını da aynı saflara çekilerek  Çete Teşhisi konması bir postmodern bir Avrupa Birliği modası olmuştur. Varolmayan çeteler için halen bir sürü Kafkaesk çete soruşturması sürmektedir. AB’nin ve yöneticilerin emrindeki bazı savcılar aynı Şemdinli iddianamesinde olduğu gibi görevlerini kötüye kullanmakta ve yargının bağımsızlığına gölge düşürmektedirler.
5.       Atabeyler çetesi denen bir çete uydurulmuş ve birileri Genelkurmayın önünde mütareke basınına zarflar içinde istihbarat bilgileri servis etmişlerdir. Bu operasyonun MOSSAD ve CIA bağlantılı güçlerce yapıldığı askeri istihbarat tarafından bilinmektedir.
          
            AB komisyonu Eylül 2005′te, yani Şemdinli’deki AB-PKK tezgahından 2 ay önce, gizli damgalı iç hizmet belgesinde Türk devletinin kırmızı çizgileri olan ‘Tek millet, tek devlet, tek bayrak’ sözünden rahatsız olmuş ve daha sonra pek çok istihbarat birimiyle koordine yaptığı bir operasyonla Çete Reisi olarak adlandırttığı komutan hakkında ‘çok katı’, ‘aşırı milliyetçi’ gibi yorumlar yaparak, Kara Kuvvetleri Komutanının Kıbrıs, Terör, iç güvenlik, AB hakkındaki milli görüşlerinden hoşlanmadığını daha o zaman belirtmiştir. Belli ki, şu andaki TSK emir komuta zinciri AB’nin Türkiye’yi kısa zamanda parçalamak için pek işine gelmemektedir.  Yani kısa sözün kısası, Avrupa Birliği utanmadan sizin Ulusal Ordunuzun geleceğine, iç yapısına bile karışmak istemektedir.
 
            Neden ayrıca en çok Özel Kuvvetler Komutanlığına saldırılmaktadır? Varolmayan ihale yolsuzlukları ve Özel Kuvvetlere mensup pek çok subay yıpratılmaya çalışılmaktadır? Bunun bilgisi şu gerçekte yatmaktadır:
                      
            Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli subaylar, çok gizli ve özel 2-3 yıllık bir kurs görürler, gayri nizami harp yöntemlerini öğrenirler ve bu bilgileri kimseye söylemezler. Özel Kuvvetlerin temel talimnamesinde var olan kuruluş planı şudur: Ani bir iç savaş ve işgal anında, milis kuvvetlerini ve halkı örgütlemek, yeraltı direnişi kurmak ve direniş mücadelesi ile işgali bertaraf edip ülkeyi kurtarmak veya ülkeyi yeniden kurmak. Bu çok özel bir eğitim gerektirir. Eğer Özel Kuvvetleri çökertirseniz veya halkla olan ilişkisini bozarsanız, o zaman bir işgal ve ya iç savaş durumunda Özel Kuvvetler görevini yapamaz. Demek ki bir işgal durumu veya bir iç savaş durumu planlanmaktadır. Bu bilgi zaten Norveç istihbaratı üzerinden Tempo ve Haftalık dergilerine bildirilmiştir; 2011′de Türkiye’de bir iç savaş ve Türkiye’yi parçalama planı vardır!  Türkiye’nin düşmanları bu nedenle Türkiye’de oluşturmayı planladıkları bir  kaos veya iç isyan veya savaş durumu nedeniyle satılık Türk mütareke basınının TSK’yı yıpratmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. 2006′da TSK’ya karşı çok ciddi bir psikolojik harp yapılmaktadır. Hedef Türkiye’yi ve Türkleri yok etmektir.
 
BAŞKA ÇETE OPERASYONLARI DA VAR
 
            Enterasan olan TSK istihbaratıyla bağlantılı kişilerin verdikleri bilgiye göre,  YAŞ toplantısından önce başka Çete operasyonları da planlanmakta ve başka olaylar yaratılmak istenmektedir. Örneğin bazı subayların evlerine ‘hırsızlar’  girmiş, bilgisayarlarını ve özel bilgilerini aşırmışlardır. Bunlar polise bildirilmiş ve kayıtları yapılmıştır. Enterasan olan bu subayların büyük kısmının Özel Kuvvetler Komutanlığı elemanı olmalarıdır.  Türkiye’yi ve Anayasayı korumakla görevli güvenlik güçleri ne yazık ki, Anayasayı ve Türkiye’yi korumakla görevli başka güvenlik güçlerine operasyon yapmaktadırlar. Üstelik bu operasyonlar, mütareke basını ile koordine olarak Türkiye’nin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetlerinin yok etmek, halkın gözünde küçük düşürmek ve herkesi sindirmek için yapılmaktadır. Avrupa Birliği, ABD ve birileri artık ULUS devlet olmamızı istememektedirler ki, Türkiye bir iç savaşın eşiğine getirilmekte, bu sırada da ordusu nerdeyse tasviye edilmek istenmektedir. Bu durumun hem Anayasa, hem de 35. madde ile çeliştiğini Türkiye’nin 35 bin subayı da bilmektedir, bu subaylar yemin etmişler ve  37. maddeye göre şöyle demişlerdir:
        « Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve âmirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyliyeceğime namusum üzerine andiçerim.»
Evet sadece yemin etmekle olmuyor. Ülkenin tersanelerinin, limanlarının, fabrikalarının, madenlerinin daha fazla işgal edilip tüm ordusunun Avrupa Birliği Parlamentosu emriyle terhis edilmesi mi gerekmektedir, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini hatırlamak ve Atatürk’ün vasiyetini gerçekleştirmek için? Anayasanın böyle delik, deşik olması bile Türkiye’nin savunma mekanizmalarını harekete geçirmeliydi, ama bazı 4 yıldızlara göre ‘Söz konusu Avrupa Birliğiyse, gerisi teferruattır, Vatan ise gayri-fuzuli teferruattır’! Kim neyi beklemektedir ki artık!




Facebook arkadaşınız ABD büyükelçesi!

ABD, internetteki paylaşım sitelerini diplomasi için kullanıyor. ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey internet üzerinden her gün onlarca insanla Amerika'nın dış politikasını tartışıyor

İran’la facebook üzerinden mesajlaşan ABD yönetimi, internetteki blog sayfaları, twitter ve telefondan kısa mesajlaşma olanaklarını geliştirerek, diplomaside ‘dijital devrim’i başlattı. Amaç; tüm dünyada daha çok insana ulaşarak Amerikan dış politikasını farklı görüş ve fikirler doğrultusunda ‘daha etkin ve pratik’ kılmak. ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey de, internet üzerinden her gün biraz daha fazla insanla Amerika’nın dış politikasını tartışıyor, Türk ve Amerikan halkının ortak işbirliği alanlarını güçlendirmeye çalışıyor.

Büyükelçi Jeffrey, Barack Obama’nın başkanlık koltuğuna oturmasında büyük rol oynayan ve 25 milyondan fazla üyesi bulunan facebook üzerinden yürütülen seçim kampanyasının ardından, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın tüm dünyada yaygınlaştırdığı ‘dijital diplomasi’nin ayrıntılarını anlattı:

130 facebook sayfası: Dışişleri bakanlığımızın tam 130 facebook sayfası var. Facebook, internette en çok da öğrencilerin, genç insanların tartıştıkları, konuştukları, paylaştıkları bir ortam. Biz de daha çok insana erişim için facebook’tan yararlanmaktan kaçınmadık. Uluslararası Bilgi Programı (IIP) büromuz yeni medya olanaklarını (blog sayfaları, twitter hesapları) kullanarak, bizim dünyanın her yeriyle iletişim kurmamızı sağlıyor. Büyükelçiliğimizin de Ankara, İstanbul ve Adana misyonları facebookta tüm uygulamalarımızı, işbirliği alanlarımızı insanlarla paylaşıyor.

Daha çok tartışma: Dijital medyanın tüm unsurları bize dış politika üzerindeki tartışmaları hep canlı tutma olanağı sağlıyor. Benim de elimde Blackberry telefonum var ve üst düzey yöneticilerimle (Bakan Hillary Clinton, Başkan Obama dahil) her bilgiyi daha hızlı ve kolay paylaşıyorum. Hepimiz, yeni medya ortamının olanaklarından kolaylıkla yararlanabiliriz.

Bush- Obama farkı: Eski Başkan George Bush’un internette bir hesabı, adresi bile yoktu. Evet, Amerika çok değişti. Başkan Obama’ya bir bakın. Teknolojiye tamamen hâkim. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, şimdi tüm dünya ile daha hızlı ve yakından haberleşiyor. Hangi medya daha iyi, hangisi daha kötü diye karşılaştırma yapmıyorum. Biz, hepsinden yararlanmaktan yanayız. 

Eğitime katkı: Yapılan son araştırmalar Amerika’daki yükseköğretim kurumlarına bu yıl kayıt yaptıran Türk öğrenci sayısının yüzde 10’luk bir artışla, 12 binden 13 bine yükseldiğini gösteriyor. İnternet ortamında, eğitim programlarımıza ilişkin yaptığımız bilgilendirmelere hepsinin ilgisi büyük. Yeni medya, gençler için de yeni bir açılım. Zaten Türk toplumu, bilgisayara ve teknolojiye çok açık bir toplum. Facebook kullanımında Amerika, İngiltere ve Kanada’dan sonra 4.sırada geliyorlar. Dışişleri bakanlığımız, tele-konferans, internette bilgi paylaşımı gibi daha birçok olanağı başta diplomatlar olmak üzere herkesin kullanımına sunmayı sürdürecek.

KAYNAK : RADİKAL 

 

TİRYAKİ EŞEK

BU EŞEK SİGARA İÇİYOR

Balıkesir’in Edremit ilçesindeki ‘Fındık’isimli eşek, sigara içmesi ile görenleri adeta şaşkına çeviriyor.
Odun taşımakta eşeği kullandığını belirten sahibi Hüseyin Keskin, “Ben sigara tiryakisiyim. Odun taşırken benim sigara içtiğimi görünce ona vermezsem, bu sefer gitmiyor. İnatçılık ediyor. Sigara vermek zorunda kalıyorum. Adeta benimle yarışıyor. Günde ben bir paket eşekte yarım paket içiyor” dedi.


Ortaokulu dışarıdan bitirmek 3 yıl yerine 1 yıl,
Liseyi dışarıdan bitirmek ise 4 yıl yerine 2.5 yıl..

 


SON KAYIT TARİHİ: 11 ARALIK 2009 CUMA


 

 

 

Açık İlköğretim ve Açık Lise’de okuyan öğrencilere yönelik kurs kayıtlarımız başlamıştır. AÇIK İLKÖĞRETİM DERS KAYITLARI (SON KAYIT TARİHİ): 11 ARALIK 2009 CUMA

 

Ders ücreti: Her ders için aylık 20tl. (öğrenciler istedikleri kadar ders seçebilirler, ücret alınan ders sayısına göre değişmektedir).

 

 

ETÜT MERKEZİ'NDE VERİLEN DERSLER:

 

Açık ilköğretim: TÜRKÇE, MATEMATİK, FEN BİLGİSİ, SOSYAL BİLGİLER, İNGİLİZCE. (6,7 ve 8. sınıflar)

Açık Lise: EDEBİYAT, DİL VE ANLATIM, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ, MATEMATİK, GEOMETRİ, TARİH, COĞRAFYA, İNGİLİZCE.

 

- KİŞİYE ÖZEL DERS (ÖZEL DERS SAATİ 40 TL),

- ÖSS'YE YÖNELİK DERSLER (AÇIKLİSE ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK ÖSS GRUBU),

- TEST ÇÖZMEYE YÖNELİK VE SINAVLARA HAZIRLIK İÇİN DERSLER VERİLİR.

 

 

 - Etüt Merkezi'nde çalışacak branş öğretmenleri ve sekreter aranıyor.-


2de1 Özel Ders ve Etüt Merkezi

Telefon: 0216 328 82 71

Adres: Alemdağ Cad. Atatürk Mah. Çeşme Sk. Konutsan İş Merkezi Kat:6 No:15 ÜMRANİYE

(İGDAŞ’ın karşısı, İsmek üstü)

aysun_kayaci_siyah_sacli.jpg













Aysun Kayacı... GELDİĞİNE PİŞMAN OLDU!
 
Aylar sonra Türkiye'ye gelen Aysun Kayacı medyanın öğrenim hayatı ile fazlaca ilgilenmesine isyan edip bir basın açıklaması yaptı. 


İŞTE AYSUN KAYACI'NIN AÇIKLAMLARI:

Geldim...

Aç gözlü patronlar yüzünden canlar karanlıklara gömülüyor, sokaklar harp alanı gibi, genç kızların cinsellikleri tv’lerde suistimal ediliyor reyting uğruna ve aynı reyting uğruna bu toplumun ihtiyacı olan örnek insanlar canlı yayınlarda sınanıp madara edilmeye çalışılıyor.

Ve en önemsizi ama bu mailin konusu olan ben, sadece gönül verdiği dört yıldır; dizi setlerinden, uykusundan, yemeğinden, sevdiklerinden arttırarak kazandığı şeyle, tarihle ilgilenmek isteyen, magazine artık malzeme olmak istemeyen ben..

Ne tur insanlar magazin muhabiri yapılıyor bilmiyorum ama onlar da sunu bilmiyor; Eğitim dili aynı olduğu sürece akademik dünyada herkes her yerde eğer kabul görürse istediği dersi alabilir. Bilim doğası gereği paylaşılır..

Bu "Harvard" etiketini gözlerinde fazla büyüttüler ve beni çileden çıkarttılar. Önemli olan nerede öğrendiğin değil ne öğrendiğindir. Ders programım Sibel Can’ın diyet listesine döndü. Boston’da magazin basının karanlık gölgesi olmadan Osmanlıca, İngilizce ve klasik donem Osmanlı tarihi bilgim biraz cilalanıyor o kadar..

Bilgi ve eğitim ispatlanması gereken ya da havası atılması gereken şeyler değildir. Ancak topluma faydalı olunursa onları edinmiş olmak önemlidir. O yüzden beni rahat bırakın da okulum bittiğinde insanlarıma faydalı olmak için hevesim ve enerjim kalsın.

Saygılarımla
Aysun Kayacı 


BELÇİM BİLGİN - YILMAZ ERDOĞAN / 1

İsmi Rodin oldu...

                            
Yılmaz-Belçim Erdoğan çiftinin bebekleri önceki gece 23:06 da Amerikan Hastanesi'nde dünyaya geldi.

YILMAZ-BELÇİM ERDOĞAN FOTOĞRAFLARI 

Basın toplantısı düzenleyen Yılmaz Erdoğan, bebeğin ve Belçim hanımın sağlık durumlarının iyi olduklarını bebeğin isminin ise Rodin Nazım Erdoğan olduğunu belirtti.

 Amerikan Hastanesinde düzenlenen basın toplantısında Erdoğan "Bizim çocuklar doğar doğmaz meşhur oldular. Ben meşhur olana kadar göbeğim çatladı. Doğuma katıldım. Çok ani doğdu. İsmini Rodin koyduk. Rodin ışığın müjdecisi demek. Herkese pozitif enerji veren anlamına geliyor aynı zamanda Rodin düşünen adam heykelinin yapan adamın ismi. Düşünen bir adamın oğlu olduğu için o da biraz düşünecektir. Göbek adına da babamın ismi Nazım'ı koyduk. Berfin erkek olsaydı zaten bu ismi düşünmüştük. Berfin de 10 gibi doğmuştu. Demek ki bizim makine ona göre çalışıyor' diyen Yılmaz Erdoğan, doğuma katıldığını oğlunun çok çabuk doğduğunu, doğar doğmaz tuvaletini yaptığını söylerek espri yapmayı da ihmal etmedi. 3 kilo 120 gr, 49 cm. doğan oğlu Rodin'in
kendisine benzediğini ifade eden Erdoğan, "Rodin bana çok benziyor. Ama ileride inşallah annesine benzer çünkü annesi çok güzel' dedi. Yılmaz
Erdoğan, kızı Berfin kardeşini hiç kıskanmadığını hatta doğuma girmek için ısrar ettiğini ancak izin vermediklerini belirtti.

Doktor Fevzi Şen'in gerçekleştirdiği doğumu bel fıtığı ve sırtındaki rahatsızlık nedeniyle sezeryan yapıldığını ve Belçim hanımın Pazartesi günü
taburcu olacağını belirtti.

Ebru Esen Turgud


 Önce kız arkadaşına tecavüz etti sonra...

Önce kız arkadaşına tecavüz etti sonra...


Samsun'da kız arkadaşına tecavüz ettiği iddia edilen genç, çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.

 

Edinilen bilgiye göre, İlkadım ilçesi Fatih Mahallesi'nde meydana gelen olayda, kız arkadaşı B.K.'ye (17) tecavüz ettiği iddiasıyla polis tarafından gözaltına alınan Burak B.(22), hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.

B.K. ile uzun süredir arkadaş olduklarını ve doğum günü için evine geldiğinde onunla rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiklerini belirten Burak B., "B.K. ile yaklaşık 6 aydır arkadaşız. 30 Kasım 2009 tarihinde doğum günüm vardı ve B.K.'yi de davet ettim. O akşam saat geç olunca bizde

kaldı. Evde annem ve babam da vardı. Annem kendisine benim yatağımı hazırlattı. Ben de başka odada kalacaktım. Ailem yattıktan sonra biz otururken B.K. ile birlikte kalacağı odaya geçtik. Önce öpüştük ve daha sonra evleneceğimizi de düşünerek ilişkiye girdik. Bundan bir hafta sonra yine bizim eve geldi ve yine kendisiyle ilişkiyle girdim. Kendisiyle evlenmeyi düşünüyorum. Aramızda yüzük taktık ve öpüşürken çekilmiş fotoğraflarımız da var. Zaten zorla bir şey yapmış olsam annemler evdelerdi. Bu mümkün değil. Kendisiyle toplam 3 kez rızasıyla ilişkiye girdik. Suçlamaları kabul etmiyorum. Eski erkek arkadaşının fotoğraflarını internette görünce telefon açıp kendisine güvenmediğimi söyledim. Bunun üzerine o da hap içip intihara kalkışmış. Ondan sonra da hakkımda suçlamalarda bulundu. Eğer zorla ilişkiye girmiş olsaydım, 2 aydır niçin şikayetçi olmamış?" dedi.

Mahkemeye ifade veren Burak B., cinsel istismar suçundan tutuklanarak Samsun Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.

Maraz Ali'nin babaannesinin boğazını kestiler


Maraz Ali'nin babaannesinin boğazını kestiler

Adanalı dizisinin 'Maraz Ali'sine kötü haber... Dizide 'Maraz Ali' karakterini canlandıran Mehmet Akif Alakurt'un babaannesi, boğazı kesilerek öldürüldü.

 

Ordu'nun Fatsa İlçesi'nde oturan Mehmet Akif Alakurt'un babaannesi 77 yaşındaki Şahin Alakurt, boğazı kesilerek öldürüldü. Cinayeti işlediği belirlenen Şefik Ay gözaltına alındı.

Şerefiye Mahallesi'nde bir ekmek fırınında çalışan Şefik Ay, eşinin babaannesi Alakurt'un yanına giderek para istedi. Parasının olmadığını söyleyen kadını üzerinde bulunan bıçakla boğazını keserek öldüren Şefik Ay kolundaki 2 altın bileziği alarak kaçtı.

Komşularının durumu polise bildirmesi üzerine gelen ekipler soruşturma başlattı. Ay, bugün gözaltına alındı. Şefik Ay ifadesinde “Çok borcum vardı. Borçlarımı ödemek için para istedim. Vermeyince öfkelendim ve boğazını keserek öldürdüm” dedi. 

Soruşturma sürdürülürken, öldürülen Şahin Alakurt'un bir televizyon kanalında yayınlanan ‘Adanalı' dizisinde rol alan oyuncu Mehmet Akif Alakurt’un babaannesi olduğu öğrenildi.

Haber: mynet

Ağca'dan inciler


Ağca'dan inciler

Askerlik işlemleri için GATA'ya götürülen Ağca, yaptığı yazılı açıklamada "Tanrı değil, ebedi mesihim" dedi.


hükümlüsü Mehmet Ali Ağca, yaklaşık 30 yıl sonra serbest kaldı.Cezaevinden çıkarılan Mehmet Ali Ağca, GATA'ya götürülürken izdiham yaşandı. Ağca'nın avukatı ise "Ağca'nın mesih olduğunu içeren" 5 maddelik İngilizce bir metin dağıttı. 

Cezaevinden böyle tahliye oldu-Foto galeri

Papa'yı böyle vurmuştu-Video

30 yıl sonra tahliye oldu

Tahliye İtalya'da flaş haber

Gazeteci-yazar Abdi İpekçi cinayeti ve iki ayrı gasp suçundan hükümlü Mehmet Ali Ağca, işlemlerin tamamlanmasının ardından Sincan F tipi Cezaevi'nden bu sabah tahliye edildi. Ağca, askerlik işlemleri için GATA'ya doğru götürülmek üzere yola çıkarıldı.

Ağca'nın kardeşi Adnan Ağca'nın da aralarında bulunduğu grup, konvoyun geçişi sırasında davul ve zurna eşliğinde sevinç gösterilerinde bulundu.

KOVALAMACA YAŞANDI

Yol boyunca konvoyu takip eden araçlardaki gazeteciler Ağca'nın görüntüsünü çekebilmek için yoğun çaba harcadı. Çevre yoluna çıkmadan önce basın mensuplarını taşıyan araçların önü polis ekiplerince kesilmek istendi.

Konvoyda polis ve basın mensuplarını taşıyan araçların dışında bazı sivil kişilerin de bulunduğu araçlar dikkati çekti.

Takip sırasında basın mensuplarını taşıyan araçlardan bazıları maddi hasarlı kazalar yaptı.

EL SALLADI

GATA'ya girişte gazetecilerin görüntü alması kapıdaki askerler tarafından engellenmeye çalışıldı. Ağca, kendisini takip eden kameramanlara el salladı.

Yaşanan yoğunluk nedeniyle GATA'nın ana giriş kapısı araç trafiğine kapatıldı. GATA'ya girişler diğer kapılardan sağlanıyor.

Agca’nın kardeşi Adnan Ağca, beraberinde avukatlar Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile cezaevi önünde basın açıklaması yaptı.

Kardeşi Mehmet Ali Ağca için daha önce ''askerliğe elverişli olmadığı'' yönünde rapor verildiğini ifade eden Adnan Ağca, ancak daha sonra bu raporun kabul edilmediğini söyledi.

AĞCA'DAN İNCİLER

Avukat Gökay Gültekin, gazetecilere Mehmet Ali Ağca tarafından yazıldığını söylediği İngilizce bir metni dağıttı.

''Sonsuz güç sahibi Allah'ın adıyla Tanrının ilahi mesajını ilan ediyorum'' diye başlayan metinde şu ifadeler yer aldı:

''Madde 1: Tanrı sonsuza dek tek ve benzersizdir. Tanrı sonsuza dek bütündür. Teslis (Üçleme) diye bir şey yoktur.

Maadde 2: Ben Tanrı değilim. Ben Tanrı'nın oğlu değilim. Ben ebedi Mesihim, yani ete kemiğe bürünmüş ve yeniden doğmuş aynı ilahi söz. Ben tüm evrende Tanrı'nın ebedi yüksek hizmetkarıyım. Teslis (Üçleme) diye bir şey yoktur.

Madde3: Ve Kutsal Ruh (Ruhül Kudüs) Tanrı'nın yarattığı bir melekten başka bir şey değildir. Teslis diye bir şey yoktur.

Madde 4: Dünyanın sonunun geldiğini ilan ediyorum. Tüm dünya bu yüzyıl içinde yok olacak. Her bir insan bu yüzyıl içinde ölecek.

Madde 5: İncil hata ile doludur. Mükemmel İncil'i ben yazacağım.

Ebedi Mesih Mehmet Ali Ağca''

Avukat Gültekin, ayrıca Ağca ve Papa 2. Jean Paul'un birlikte çekilmiş bir fotoğrafını kapağına taşıyan Times dergisinde çıkan bir makalenin fotokopisini de basın mensuplarına dağıttı.

HOLLYWOOD'DAN TEKLİF VAR

Avukatı Yılmaz Aboşoğlu, Mehmet Ali Ağca'nın birkaç gün Ankara'da kalacağını söyledi.

Aboşoğlu, Ağca'nın Hollywood'dan teklif aldığını doğruladı.

Mehmet Ali Ağca'nın önümüzdeki günlerde Çırağan Sarayı'nda bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor


haber: mynet
 



Yarın hasta olmayın


Türk Tabipleri Birliği (TTB), 19 Ocak Salı günü, Meclis'te görüşülmekte olan Tam Gün Yasa Tasarısını protesto etmek için iş bırakma eylemi yapacak.


TTB tarafından daha önce yapılan açıklamada, öncelikli taleplerinin sözkonusu Tasarı’nın acilen geri çekilmesi olduğu belirtilerek, "Eylemimiz hiçbir şekilde halkımıza, hastalarımıza karşı değildir. Sağlık ocaklarında 2 TL, devlet hastanelerinde 10 TL, özel hastanelerde hem 15 TL hem de üstüne ‘ilave ücret’ ödemek zorunda kalanlar başta olmak üzere uygulanan sağlık politikalarından zarar gören, mağdur olan bütün vatandaşlarımız davetlimizdir” denilmişti.

Haber: mynet


Kayıp Ebru'nun cesedi bulundu


Kayıp Ebru'nun cesedi bulundu


Bursa'nın Karacabey ilçesine bağlı Orhaniye köyünde önceki gün evinin önünden kaybolan 2 yaşındaki kız çocuğu, köyün üst tarafındaki alanda ölü olarak bulundu.

 

Alınan bilgiye göre, annesi Pakize Çakaloğlu komşuya gidince evinin önünde oynarken esrarengiz bir şekilde kaybolan 2 yaşındaki Ebru Çakaloğlu'nu bulmak için jandarma, sivil savunma ve çok sayıda arama kurtarma ekibi seferber oldu.

İki gündür devam eden arama çalışmaları sonucu minik Ebru'nun cesedi köyün üst tarafındaki alanda bulundu. Jandarma ve Savcılık olayla ilgili geniş çaplı araştırma başlattı. Kriminal ekipler de her türlü ihtimale karşı bölgede delil araştırması yaptılar.

6 köpek, 10 ekip ve 117 kişinin katıldığı arama çalışmaları minik Ebru'nun cesedinin bulunmasıyla sona ererken, anne Pakize Çakaloğlu ve anneannenin İstanbul'da bir televizyon kanalındaki programa katılmak için köy dışında oldukları öğrenildi. Eşinden ayrı olan baba Güven Çakaloğlu da acı haberi alınca gözyaşlarına boğuldu. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

HABER: mynet

                                   
21 ocak 2010  günü
saat 12.00 "HER ÇEKİRDEK AĞACA DÖNÜŞÜYOR"  kampanyası çerçevesinde
Havran kaymakamlığı, Tarım İlçe Müdürlüğü 'nün ve
Gönüllülerin tertip ettiği çalışma ile buluşmak üzere
Havrana doğru yola çıkıyoruz vardığımızda bizi havran kaymakamlığı
çalışanları sıcak gülümsemesiyle
Karşılıyor bir önceki havanın soğukluğuna inat bugün güneş bu
gülüşlerden aldığı enerjiyle Havrana yansıyor adeta.
Havran kaymakamı Fatih Genel meydandan bize doğru gelip merhaba diyor
yıllar öncesinden kalma bir sohbetin devamında
Gibiyiz sanki yabancılık çekmeden halk hizmetlisi tavrıyla ödünsüz bir
duruşu olduğunu hissettiriyor. Genç bir enerji
bugün için iyi hazırlanmış belli.
Servis için minibüs ve gönüllü eğitmenler hazır buluşup Karaoğlan
Köyünde ki ekim alanı olan on dönümlük araziye
 Ulaşıyoruz. Gönüllü Karaoğlanlı Köylülerle birlikte köy muhtarı, İlçe
tarım müdiresi Özlem Taşkın, Milli Eğitim şube müdürü
 Hurşit Bal, İlçe Milli eğitim müdürü İsmail Dalyancı, sekiz eylül
ilkokul müdürü Turhan Gürkan,Meslek lisesi müdürü
Nuri Sel, Murat Enver, Akif Ayaz, Ayhan Kurt, Altınoluktan gönüllü
Hakkı Çöm, Küçükkuyudan gönüllüler Sabahat Sonerman,
Zeynep Nayman,Haluk Bozer, Güray yalıncak,Dilek Sonerman,
Birlikte dikime başlamak üzere dünkü kardan kaynaklı çamurlaşmış alana
dalıyoruz.
Her şey hazırlanmış meyve çekirdeklerinin bırakılacağı alanlar
işaretlenmiş olarak bizi bekliyor. Önce Fatih
Bey nasıl dikim yapılacağına ilişkin detaylı bir bilgi veriyor
nedenlerini atlamadan yağmur sularının en iyi şekilde
nasıl değerlendirileceğine ilişkin bilgileri bile alıyoruz bu
anlatımdan. Dikimler yapıldıktan sonra ateş başında
Yorgunluk çayımızı Karaoğlan köyünüm o güzel kovan balı ile tatlandırıyoruz.
Ardından Havran kaymakamı fatih Genel bizi Hanım Gelin' İn köyü
Taşarası köyüne götürüyor. Kaymakamlığın çalışmalarıyla
Yeni bir çehre kazanmış köy kahvesinde çaylarımızı yudumlayıp bu
topraklara en azından bizden de bir çekirdek düşürmüş
Olmanın mutluluğunu sırtlanıp tepelerden Taşarası'ndan Havrana doğru dönüyoruz.
korfezperisi@gmail.com


     

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ

KANDİLLİ RASATHANESİ VE DEPREM ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (KRDAE)

ULUSAL DEPREM İZLEME MERKEZİ (UDİM)


 Değerli ziyaretçiler, sitemizden alacağınız her türlü bilgiyi, veriyi ve haritayı Telif Hakları Yasası gereğince B.Ü. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi'ni kaynak göstererek kullanmanızı rica ederiz.



..................TÜRKİYE VE YAKIN ÇEVRESİNDEKİ SON DEPREMLER....................
...................ULUSAL DEPREM İZLEME MERKEZİ HIZLI ÇÖZÜMLERİ...................
..(YAPAY SARSINTI ANALİZİ YAPILMAMIŞTIR) Son 200 deprem listelenmiştir..
                                                        Büyüklük
Tarih      Saat      Enlem(N)  Boylam(E) Derinlik(km)  MD   ML   MS    Yer
---------- --------  --------  -------   ----------    ------------    -----------
2010.03.08 17:45:27  37.2215   28.1940        5.4      2.6  -.-  -.-   YERKESİK- (MUĞLA)
2010.03.08 17:21:21  38.7532   40.3825       18.1      2.7  -.-  -.-   YAMAÇ- (BİNGÖL)
2010.03.08 17:17:10  38.8398   40.1717        5.5      -.-  3.1  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 17:04:51  38.7828   40.0252        5.0      -.-  4.7  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 17:02:17  38.7813   40.1098        4.4      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 16:51:21  38.8037   40.2102        5.0      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 16:46:33  38.8218   40.1168        8.4      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 16:32:31  38.6597   40.1702        8.7      2.6  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 16:19:39  38.8263   40.1353       25.1      2.9  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 16:17:34  38.7462   40.1477        5.0      -.-  4.1  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 15:52:35  38.8022   40.0805        2.9      -.-  3.4  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 15:41:49  38.8753   40.1967        4.2      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 15:07:12  38.8610   40.1250        9.4      2.7  -.-  -.-   BASYURT-KARAKOÇAN (ELAZIG)
2010.03.08 15:06:09  38.7518   40.0288       13.3      2.6  -.-  -.-   BASYURT-KARAKOÇAN (ELAZIG)
2010.03.08 15:03:42  38.7800   40.1617        5.0      2.6  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 14:50:40  38.8420   40.1680        4.0      -.-  3.5  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 14:46:23  38.7668   40.0782        9.8      2.8  -.-  -.-   BASYURT-KARAKOÇAN (ELAZIG)
2010.03.08 14:43:11  38.9283   40.2107        5.0      2.4  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIG)
2010.03.08 14:29:59  38.7620   40.0702        8.1      2.7  -.-  -.-   BASYURT-KARAKOÇAN (ELAZIG)
2010.03.08 14:29:31  38.8422   40.0843       11.0      2.3  -.-  -.-   BASYURT-KARAKOÇAN (ELAZIG)
2010.03.08 14:15:38  38.7877   40.1485        5.0      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIG)
2010.03.08 14:11:09  38.7630   40.1113        5.7      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIG)
2010.03.08 14:03:10  38.8085   40.0878       11.2      2.8  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 14:00:32  38.8278   40.1288        9.4      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:56:54  38.7632   40.1012        5.5      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:54:43  38.7607   40.0890        8.5      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:50:25  38.8330   40.1142        5.2      2.6  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:48:08  36.9920   28.4507        4.5      -.-  3.1  -.-   ULA (MUĞLA)
2010.03.08 13:47:04  38.7690   40.1665       14.5      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:35:19  38.7655   40.1398       10.0      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:27:26  39.2748   40.4147        5.4      2.5  -.-  -.-   KIGI (BINGÖL)
2010.03.08 13:16:52  37.5092   35.5680        5.5      -.-  4.0  -.-   ALADAG (ADANA)
2010.03.08 13:12:10  38.7760   40.1433        5.0      -.-  5.3  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 13:04:13  38.8427   40.2123       15.5      3.1  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIG)
2010.03.08 13:02:36  38.7765   40.1933       16.4      2.4  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIG)
2010.03.08 12:50:16  38.8287   40.1477        5.0      2.4  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIG)
2010.03.08 12:44:57  38.6968   39.8538       16.1      -.-  3.0  -.-   KOVANCILAR (ELAZIG)
2010.03.08 12:41:15  38.7678   40.1435        4.7      -.-  3.3  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIG)
2010.03.08 12:39:57  38.9233   40.2907        5.0      2.3  -.-  -.-   BİNGÖL
2010.03.08 12:37:54  38.7965   40.0945        5.0      -.-  2.8  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 12:33:44  38.7795   40.1010        5.8      -.-  3.4  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 12:28:37  38.8825   40.1623        5.0      3.1  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 12:14:23  38.8280   40.1187        5.0      -.-  5.1  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 12:09:11  38.8725   40.1565        4.9      2.7  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 12:07:46  38.7602   40.1230        5.0      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:57:05  38.6992   40.1525        8.6      -.-  3.0  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:55:15  38.7608   40.0847        8.5      2.9  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:52:15  38.7097   40.2125        8.5      -.-  3.3  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:47:39  38.7290   40.1697        7.4      -.-  3.0  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:45:26  38.7225   40.1145        8.4      -.-  3.2  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:30:05  38.8570   40.2297        3.4      -.-  3.7  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:27:29  38.8303   40.2697        3.0      -.-  3.2  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:21:59  38.8077   40.1005        7.7      -.-  3.5  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:11:07  38.7975   40.0487        4.0      2.7  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 11:00:46  38.7610   40.0615        5.0      -.-  4.8  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:58:16  38.8540   40.1727        5.2      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:52:15  38.7815   40.0812        5.0      -.-  3.4  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:43:20  38.7417   40.1017        5.0      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:31:42  38.8088   40.1180        4.9      2.9  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:20:41  38.7863   40.0633        9.9      2.8  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:18:40  38.6912   40.3250       16.1      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:16:21  38.7647   40.0695        5.0      -.-  3.6  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:11:21  38.7357   40.0760        5.1      -.-  4.3  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 10:06:08  38.7377   40.1100        5.0      -.-  3.8  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 09:47:38  38.7805   40.0660        5.0      -.-  5.5  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 09:22:50  38.9082   40.1707        5.0      2.5  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 09:06:16  38.8807   40.1195        7.7      2.5  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 08:48:41  38.8503   40.1678        6.2      2.9  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 08:22:07  38.8240   40.1992        7.6      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 08:18:38  38.8092   40.1602        4.6      2.7  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 08:16:28  38.7970   40.1047        5.9      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 07:49:31  38.7923   40.1438        5.0      3.3  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 07:42:06  38.8220   40.1045        5.2      3.4  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 07:26:19  38.8480   40.2130       10.9      2.9  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 07:21:56  38.9135   40.2452        7.6      2.5  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 07:00:37  38.9813   40.1368        7.5      2.7  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:43:58  38.8365   40.1347        5.0      3.3  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:36:09  38.7820   40.0882        5.0      3.2  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:32:28  38.7815   40.2155        9.1      3.1  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:30:20  38.8375   40.2582       11.6      3.1  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:24:46  38.8313   40.2173        5.6      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:14:56  38.7905   40.0868        5.0      -.-  3.4  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 06:01:03  38.8498   40.1915        5.0      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:52:23  38.8015   39.9045        9.2      3.1  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:32:19  38.8393   40.1612        3.9      3.0  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:26:51  38.8750   40.1672        3.8      3.1  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:22:52  38.8948   40.2105        5.0      -.-  3.3  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:20:24  38.8698   40.2325        5.0      -.-  4.1  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:17:12  38.8470   40.1782        5.0      2.6  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:15:53  38.8980   40.1698        5.0      2.9  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:14:09  38.8625   40.1492        5.0      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:12:54  38.8947   40.2010        8.5      2.8  -.-  -.-   KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:10:32  38.8193   40.1227        9.2      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 05:04:56  38.8203   40.1547        4.7      3.1  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 04:56:43  38.7503   40.0660        5.0      2.7  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 04:50:25  38.7743   40.0332        6.2      3.0  -.-  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 04:44:27  38.8157   40.1733        5.0      2.6  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 04:42:40  38.8695   40.1648        5.0      2.8  -.-  -.-   GÖKDERE-PALU (ELAZIĞ)
2010.03.08 04:32:31  38.8070   40.0998        5.0      -.-  6.0  -.-   BAŞYURT-KARAKOÇAN (ELAZIĞ)
2010.03.08 02:43:57  37.0707   36.2998       29.4      2.7  -.-  -.-   OSMANİYE
2010.03.08 01:28:56  36.6582   36.2753        8.2      -.-  3.8  -.-   YAKACIK-DÖRTYOL (HATAY)
2010.03.07 22:58:43  39.4497   30.0608        6.8      -.-  3.7  -.-   KÜTAHYA
2010.03.07 22:43:46  37.0262   28.4650        9.8      2.6  -.-  -.-   ULA (MUĞLA)
2010.03.07 22:33:18  37.0018   28.4295        8.2      2.8  -.-  -.-   ULA (MUĞLA)
2010.03.07 22:16:51  38.9788   27.0048       10.7      2.8  -.-  -.-   ZEYTİNDAĞ-BERGAMA (İZMİR)
2010.03.07 19:59:24  39.4965   33.0373        4.8      2.7  -.-  -.-   AFŞAR-BALA (ANKARA)
2010.03.07 19:14:02  37.5100   35.5733        7.9      2.9  -.-  -.-   ALADAĞ (ADANA)
2010.03.07 17:17:32  39.4260   30.0515        5.5      2.8  -.-  -.-   KÜTAHYA
2010.03.07 16:52:46  39.3417   38.4395       18.9      2.9  -.-  -.-   KEMALİYE (ERZİNCAN)
2010.03.07 15:17:12  40.5937   30.2973        5.0      2.6  -.-  -.-   DOĞANÇAY-GEYVE (SAKARYA)
2010.03.07 15:16:03  37.2658   28.2507        6.7      2.8  -.-  -.-   MUĞLA
2010.03.07 14:31:58  39.2447   38.5242       17.3      2.7  -.-  -.-   KEMALİYE (ERZİNCAN)
2010.03.07 14:25:38  37.2370   28.1627        9.8      2.7  -.-  -.-   YATAĞAN (MUĞLA)
2010.03.07 12:01:57  40.2013   30.0162        8.0      2.8  -.-  -.-   BİLECİK
2010.03.07 11:51:33  37.3555   28.3083       15.4      2.8  -.-  -.-   KAVAKLIDERE (MUĞLA)
2010.03.07 11:48:14  37.2620   28.0898        8.8      2.8  -.-  -.-   YATAĞAN (MUĞLA)
2010.03.07 11:41:24  39.3180   27.8265        5.0      3.4  3.3  -.-   KONAKPINAR- (BALIKESİR)
2010.03.07 09:19:09  39.1035   28.0065        5.0      2.7  -.-  -.-   GELEMBE-KIRKAĞAÇ (MANİSA)
2010.03.07 08:29:53  39.9998   39.1650        9.2      2.8  -.-  -.-   ŞİRAN (GÜMÜŞHANE)
2010.03.07 05:38:37  40.8610   25.4333        5.0      2.7  -.-  -.-   EGE DENİZİ
2010.03.07 05:13:47  40.8237   25.4078        9.0      2.8  -.-  -.-   EGE DENİZİ
2010.03.07 04:38:49  38.4558   30.5895        7.9      2.6  -.-  -.-   ŞUHUT (AFYON)
2010.03.07 04:24:06  39.4125   28.3663        5.0      2.8  -.-  -.-   YAĞCILAR-BİGADİÇ (BALIKESİR)
2010.03.07 04:13:08  36.6480   36.3775        5.0      3.0  -.-  -.-   AKTEPE-HASSA (HATAY)
2010.03.07 03:57:42  38.4315   30.5145        2.1      3.0  -.-  -.-   ŞUHUT (AFYON)
2010.03.07 02:45:06  37.0740   36.2203        5.0      2.7  -.-  -.-   OSMANİYE
2010.03.07 01:28:58  39.4930   28.4145        5.0      3.4  -.-  -.-   KİREÇ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.07 00:36:28  36.7955   36.2597        6.3      2.7  -.-  -.-   DÖRTYOL (HATAY)
2010.03.07 00:23:21  37.0572   36.4013        6.5      2.6  -.-  -.-   YARPUZ- (OSMANİYE)
2010.03.06 20:26:31  38.9190   26.9688       15.6      2.9  -.-  -.-   ÇANDARLI-DİKİLİ (İZMİR)
2010.03.06 19:19:43  39.5572   26.0498        6.8      2.7  -.-  -.-   GÜLPINAR-AYVACIK (ÇANAKKALE)
2010.03.06 16:24:12  38.2422   34.1302       12.5      3.0  -.-  -.-   TAŞPINAR- (AKSARAY)
2010.03.06 15:17:23  39.2543   38.5187       14.0      2.8  -.-  -.-   KEMALİYE (ERZİNCAN)
2010.03.06 15:07:03  37.2922   28.1898        5.4      2.7  -.-  -.-   YATAĞAN (MUĞLA)
2010.03.06 14:02:44  37.7837   42.3418        5.0      2.8  -.-  -.-   DOĞANCA-PERVARİ (SİİRT)
2010.03.06 12:20:18  39.1097   29.0547        3.6      2.8  -.-  -.-   SİMAV (KÜTAHYA)
2010.03.06 11:49:54  37.2097   28.1503        2.1      2.7  -.-  -.-   YATAĞAN (MUĞLA)
2010.03.06 11:07:42  39.3935   33.1552        6.3      2.8  -.-  -.-   AFŞAR-BALA (ANKARA)
2010.03.06 10:22:27  37.2512   28.2093        6.8      2.8  -.-  -.-   YATAĞAN (MUĞLA)
2010.03.06 07:42:18  38.4368   30.4520        5.0      3.0  -.-  -.-   ŞUHUT (AFYON)
2010.03.06 05:32:32  38.5610   25.5957        8.2      2.8  -.-  -.-   EGE DENİZİ
2010.03.05 22:37:52  38.3147   39.3438       12.5      -.-  3.6  -.-   HAZAR-MADEN (ELAZIĞ)
2010.03.05 19:31:53  40.8792   27.9867        4.1      2.9  -.-  -.-   MARMARA EREĞLİSİ AÇIKLARI-TEKİRDAĞ (MARMARA DENİZİ)
2010.03.05 17:07:44  40.3485   27.8650        5.5      -.-  2.4  -.-   EDİNCİK-BANDIRMA (BALIKESİR)
2010.03.05 16:04:43  39.6832   29.3025       11.6      -.-  2.4  -.-   HARMANCIK (BURSA)
2010.03.05 15:14:26  39.0933   29.0873        8.7      -.-  2.8  -.-   SİMAV (KÜTAHYA)
2010.03.05 10:48:10  37.1935   28.1535        5.0      -.-  2.3  -.-   YERKESİK- (MUĞLA)
2010.03.05 09:39:19  39.6908   29.4422        6.9      -.-  2.3  -.-   TUNÇBİLEK-TAVŞANLI (KÜTAHYA)
2010.03.05 07:55:02  40.6062   30.5845       14.7      2.8  -.-  -.-   KARAPÜRÇEK (SAKARYA)
2010.03.05 04:31:02  39.4305   28.7825        8.8      2.8  -.-  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.05 03:50:01  40.6417   32.9957       11.1      2.9  -.-  -.-   ORTA (ÇANKIRI)
2010.03.04 23:24:46  39.0630   26.7397        8.7      2.8  -.-  -.-   DİKİLİ AÇIKLARI-İZMİR (EGE DENİZİ)
2010.03.04 23:10:44  39.0783   32.8597        8.7      2.9  -.-  -.-   KULU (KONYA)
2010.03.04 22:57:52  34.2763   32.7998       12.1      -.-  3.2  -.-   KIBRIS RUM KESİMİ
2010.03.04 22:17:38  38.4663   31.8715        4.1      2.9  -.-  -.-   TURGUT-YUNAK (KONYA)
2010.03.04 21:08:09  39.5203   28.8003        7.6      3.2  -.-  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.04 18:12:49  37.6735   36.1802       10.3      2.8  -.-  -.-   ÇOKAK-ANDIRIN (KAHRAMANMARAŞ)
2010.03.04 11:53:44  36.7812   39.4333       13.0      3.1  -.-  -.-   TÜRKİYE-SURİYE SINIRI
2010.03.04 09:38:05  36.1842   35.6147       22.7      3.0  -.-  -.-   AKDENİZ
2010.03.04 08:59:36  38.9888   29.8218        8.6      3.1  -.-  -.-   DUMLUPINAR (KÜTAHYA)
2010.03.04 08:50:36  39.7927   26.8245        5.6      3.0  -.-  -.-   EVCİLER-BAYRAMİÇ (ÇANAKKALE)
2010.03.04 05:25:12  39.4142   28.9072        7.3      2.8  -.-  -.-   DAĞARDI-SİMAV (KÜTAHYA)
2010.03.04 04:42:39  39.5123   28.8478        5.0      -.-  3.4  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.04 03:10:30  40.0863   31.5562        9.8      2.8  -.-  -.-   ÇAYIRHAN-NALLIHAN (ANKARA)
2010.03.04 02:47:12  39.2548   26.1103        6.2      -.-  3.2  -.-   MİDİLLİ ADASI (EGE DENİZİ)
2010.03.04 01:06:26  38.1597   27.1952        5.0      3.2  -.-  -.-   DEĞİRMENDERE-MENDERES (İZMİR)
2010.03.04 00:42:57  39.4905   28.8883        6.6      3.2  -.-  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.03 23:01:12  39.7950   40.7225       23.0      2.8  -.-  -.-   ÇİFTLİK-AŞKALE (ERZURUM)
2010.03.03 22:33:10  33.9420   32.8475        5.0      -.-  3.5  -.-   KIBRIS RUM KESİMİ
2010.03.03 21:29:12  39.3122   28.9172        5.3      2.9  -.-  -.-   DAĞARDI-SİMAV (KÜTAHYA)
2010.03.03 18:37:33  39.1833   36.4705        5.0      3.1  -.-  -.-   ŞARKIŞLA (SİVAS)
2010.03.03 17:47:34  37.1608   28.1295       16.9      2.7  -.-  -.-   YERKESİK- (MUĞLA)
2010.03.03 16:40:37  40.4295   28.7733        6.7      2.8  -.-  -.-   GEMLİK KÖRFEZİ (MARMARA DENİZİ)
2010.03.03 16:03:37  37.2202   28.2023        6.8      2.7  -.-  -.-   YERKESİK- (MUĞLA)
2010.03.03 15:13:38  40.7337   27.3775        7.6      3.1  -.-  -.-   GÜZELKÖY AÇIKLARI-TEKİRDAĞ (MARMARA DENİZİ)
2010.03.03 14:28:53  37.7473   36.1865       19.2      3.0  -.-  -.-   ÇOKAK-ANDIRIN (KAHRAMANMARAŞ)
2010.03.03 13:30:47  35.3660   32.3788       62.8      3.4  -.-  -.-   AKDENİZ
2010.03.03 12:55:17  35.9343   28.4937       60.7      2.7  -.-  -.-   AKDENİZ
2010.03.03 12:34:48  40.3952   26.9802        4.9      2.6  -.-  -.-   MARMARA DENİZİ
2010.03.03 09:52:36  38.0018   30.0508        4.2      2.7  -.-  -.-   DİNAR (AFYON)
2010.03.03 08:02:13  42.5152   43.2195        5.6      -.-  3.2  -.-   GÜRCİSTAN
2010.03.03 06:52:08  38.9903   26.2967        7.3      3.0  -.-  -.-   MİDİLLİ ADASI (EGE DENİZİ)
2010.03.03 06:16:41  39.5238   28.8827        4.6      3.2  -.-  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.03 05:49:22  37.3068   43.3630        5.0      2.9  -.-  -.-   ÇIĞLI-ÇUKURCA (HAKKARİ)
2010.03.03 05:42:20  39.5048   28.8172        5.3      3.2  -.-  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.03 03:55:11  39.5892   28.7737        7.3      2.8  -.-  -.-   GÖKÇEDAĞ-DURSUNBEY (BALIKESİR)
2010.03.03 03:19:00  37.0302   36.2498       13.8      2.8  -.-  -.-   OSMANİYE
2010.03.03 02:08:17  40.6672   33.9885        5.0      3.0  -.-  -.-   İKİZÖREN-YAPRAKLI (ÇANKIRI)
2010.03.03 01:07:09  37.1422   35.6332        7.0      2.8  -.-  -.-   SAĞKAYA-CEYHAN (ADANA)
2010.03.03 00:51:34  40.7775   25.3705        5.0      3.3  -.-  -.-   EGE DENİZİ
2010.03.03 00:46:31  38.3947   38.9390        7.7      3.0  -.-  -.-   GÖZELİ-SİVRİCE (ELAZIĞ)
2010.03.03 00:03:50  39.8607   41.8268       10.1      2.9  -.-  -.-   SÖYLEMEZ-KÖPRÜKÖY (ERZURUM)
2010.03.02 23:16:34  40.0305   42.0093        3.9      2.7  -.-  -.-   HORASAN (ERZURUM)
2010.03.02 21:51:34  37.7667   26.8780        5.0      3.1  -.-  -.-   SİSAM ADASI (EGE DENİZİ)
2010.03.02 21:45:17  33.1815   32.8538       38.9      -.-  3.5  -.-   KIBRIS RUM KESİMİ
2010.03.02 20:28:17  39.1510   29.1470        5.0      3.3  -.-  -.-   HİSARCIK (KÜTAHYA)
2010.03.02 17:43:24  40.6473   30.5387        8.7      2.9  -.-  -.-   KARAPÜRÇEK (SAKARYA)
2010.03.02 16:43:00  41.6568   35.5058        7.3      3.0  -.-  -.-   YAKAKENT (SAMSUN)
2010.03.02 16:20:14  39.2447   38.6108       16.6      2.9  -.-  -.-   BAŞPINAR-KEMALİYE (ERZİNCAN)
2010.03.02 15:37:48  40.2102   29.5972        8.5      2.5  -.-  -.-   YENİŞEHİR (BURSA)


Telif hakkı: Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM)

1995-2007, 34684, Çengelköy, İstanbul,  Tel: (90 216) 308 05 14

Eleştiri, öneri ve ayrıntılı bilgi için lütfen bize yazın (Lütfen "Deprem olacak mı?" sorusunu sormayın).

Eleştiri, öneri ve sorular    mehmety@boun.edu.tr


Bu sayfa 20.06.2006 saat 18:30 dan bu yana kez görüntülenmiştir.
Yenileme zamanı: 08.03.2010 saat 18:11:12




<script src="http://cdn1.cnnturk.com/clientscripts/share/index.js?movieId=139156" type="text/javascript"></script>
 
  Bugün 15 ziyaretçi (107 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol